AlimAllah-Bilim Allah'ın yasasıdır.-Kuran, islam, bilgi paylaşımı üzerine

Orjinalini görmek için tıklayınız: Nahl 016 001 033
şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orijinal sürümü göster.
NAHL(016) 01 - 32
NAHL 16:1
MıM
Allahın emri geldi. Artık onu acele istemeyin! O, sınırsız kudret ve kemaliyle, insanların ilahi nitelikler yakıştırarak kendisine ortak ve benzer koştukları her şeyden, herkesten üstündür, yücedir!
أَتَى أَمْرُ اللّهِ فَلاَ تَسْتَعْجِلُوهُ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Etâ emrullâhi fe lâ testa’cilûh(testa’cilûhu), subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
1. etâ : geldi
2. emru allâhi : Allah`ın emri
3. fe : o halde, artık
4. lâ testa`cilû-hu : onu acele istemeyin
5. subhâne-hu (sebbehu subhane-hu) : onu tenzih edin : (onu şanına yakışır şekilde tesbih edin)
6. ve teâlâ : ve yücedir, alâdır
7. ammâ (an mâ) : şeylerden
8. yuşrikûne : şirk koşuyorlar
*********************************************************

NAHL 16:2
MıM
kullarından dilediği kimseleri uyarsınlar diye, onun emri üzerine ruh ile melekleri indirir. Benden başka ilah yoktur. öyleyse, bana karşı kulluk vazifesi sorumlulugu bılınci(takva) sahibi olun
Deutsch
Die Engel kommen bis auf den Geist seines Befehls auf, wem Er will von Seinen Dienern, aber ich warne

warnte davor, dass es außer Ihnen keinen Gott gibt,
يُنَزِّلُ الْمَلآئِكَةَ بِالْرُّوحِ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ أَنْ أَنذِرُواْ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنَاْ فَاتَّقُونِ
Yunezzilul melâikete bir rûhi min emrihî alâ men yeşâu min ibâdihî en enzirû ennehu lâ ilâhe illâ ene fettekûn(fettekûni).
1. yunezzilu : indirir
2. el melâikete : melekler
3. bi er rûhi : ruh ile
4. min emri-hi : onun emrinden
5. alâ : üzere, e ,
6. men yeşâu : dilediği kimse(ler)
7. min ibâdi-hi : kullarından
8. en enzirû : uyarmaları (için), uyarsınlar diye
9. enne-hu : onun olduğu
10. lâ ilâhe : ilâh yoktur
11. illâ : başka
12. ene : ben
13. fettekû-ni (fe ittekû-ni) : öyleyse, bana karşı takva sahibi olun (ruhunuzu ölmeden evvel bana ulaştırın)
*********************************************************

NAHL 16:3
MıM
O, gökleri ve yeryüzünü bir dogruluk ve adalet dengesi üzerine yaratmıştır; insanların tanrısal nitelikler yakıştırarak kendisine ortak ve benzer koştukları her şeyin, herkesin üstünde, ötesindedir O.
خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحَقِّ تَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Halakas semâvâti vel arda bil hakk(hakkı), teâlâ âmmâ yuşrikûn(yuşrikûne).
1. halaka es semâvâti : semaları yarattı
2. ve el arda : ve yer, arz, yeryüzü
3. bi el hakkı : hak ile
4. teâlâ : o yücedir, alâdır
5. âmmâ (an mâ) : şeylerden
6. yuşrikûne : şirk koşuyorlar
*********************************************************
ınsan "nutfe"den yaeatıldı
NAHL 16:4
MıM
"O, insanı (sadece) sperm gibi hakir bir damla sudan süzülerek üretilmis bir karışımdan yarattı; ama yeri gelince, bu aynı yaratık, düşünme ve karşı çıkma gücüyle donatılmış olduğunu hemen ortaya koyuyor!"
خَلَقَ الإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ
Okunuş
Halakal insâne min nutfetin fe izâ huve hasîmun mubin(mubînun).
1. halaka el insâne : insanı yarattı
2. min nutfetin : bir damla sudan, nutfeden, sperm gibi hakir bir damla sudan süzülerek üretilmis bir karışım
3. fe : böylece, buna rağmen
4. izâ : olduğu zaman, olmuş, olmuştur
5. huve : o
6. hasîmun : düşman, hasım
7. mubînun : apaçık, açıkça
*********************************************************

NAHL 5
MiM
ve kendisinde enerji ihtiyacını karşılayıcı ve yararlı getırileri olan hayvanları yarattı kı, sız ondan yersiniz.
وَالأَنْعَامَ خَلَقَهَا لَكُمْ فِيهَا دِفْءٌ وَمَنَافِعُ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ
Vel en’âme halakahâ, lekum fîhâ dif’un ve menâfiu ve minhâ te’kulûn(te’kulûne).
1. ve : ve
2. el en`âme : hayvanlar
3. halaka-hâ : onu yarattı
4. lekum : sizin için
5. fî-hâ : onda vardır, kendisinde vardır
6. dif`un : ısıtıcı özelliği olan (soğuktan korunmak için kullanılan şey), enerji ihtiyacını karşılayan
7. ve menâfiu : ve menfaatler, faydalar, getiriler, yararlar
8. ve min-hâ : ve ondan
9. te`kulûne : yersiniz
*********************************************************

NAHL 6
MiM
Ve onları akşamleyin otlatmadan getirdiğiniz ve sabahleyin otlatmaya çıkarttığınız zaman sizin için büyük bir menfaat vardır.
وَلَكُمْ فِيهَا جَمَالٌ حِينَ تُرِيحُونَ وَحِينَ تَسْرَحُونَ
Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn(tesrehûne).
1. ve lekum : ve sizin için
2. fî-hâ : içinde, onlarda vardır
3. cemâlun : güzellik
4. hîne : o zaman, olduğu zaman
5. turîhûne : (hayvanları) akşamleyin otlaktan döndürüyorsunuz
6. ve hîne : ve o zaman, olduğu zaman
7. tesrehûne : (hayvanları) otlatmaya çıkarıyorsunuz
*********************************************************

NAHL 7
MiM
Ve ağırlıklarınızı da yüklenir, yarı canınızı tüketmeden varamıyacağınız beldelere kadar götürürler, Şüphesiz ki Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhamet edicidir.
وَتَحْمِلُ أَثْقَالَكُمْ إِلَى بَلَدٍ لَّمْ تَكُونُواْ بَالِغِيهِ إِلاَّ بِشِقِّ الأَنفُسِ إِنَّ رَبَّكُمْ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Ve tahmilu eskâlekum ilâ beledin lem tekûnû bâlıgîhi illâ bi şıkkıl enfus(enfusi), inne rabbekum le raûfun rahîm(rahîmun).
1. ve tahmilu : ve taşırsınız
2. eskâle-kum : ağırlıklarınız, ağır eşyalarınız
3. ilâ beledin : bir beldeye (şehire)
4. lem tekûnû : siz olmazsınız
5. bâlıgî-hi : ona erişirsiniz, ulaşırsınız
6. illâ : ancak, başka, olmadan
7. bi şıkkı : meşakkat ile, yorgunlukla
8. el enfusi : nefsler, kendileri
9. inne : muhakkak
10. rabbe-kum : sizin Rabbiniz
11. le raûfun : elbette, mutlaka rauftur (şefkatli, çok merhametli)
12. rahîmun : rahîmdir (merhametli, rahmet nuru gönderen)
*********************************************************
NAHL 8
MiM
Ve kendilerine binmeniz için ve bir deger olarak atları, katırları, merkepleri O yarattı; O, bilmediğiniz daha neler neler yaratmaktadır.
وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Vel hayle vel bigâle vel hamîre li terkebûhâ ve zîneh(zîneten), ve yahluku mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
1. ve el hayle : ve atlar
2. ve el bigâle : ve katırlar
3. ve el hamîre : ve merkepler
4. li terkebû-hâ : onlara binmeniz için
5. ve zîneten : ve süs olarak
6. ve yahluku : ve yaratır
7. mâ lâ ta`lemûne : bilmediğiniz şeyler
*********************************************************

NAHL 9
MiM
Ve yolu tespit ve doğrultmak da Allaha aiddir ve ondan sapan da var. Maamafih Allah, dilerse hepinizi dogru yola yönlendirirdi.
وَعَلَى اللّهِ قَصْدُ السَّبِيلِ وَمِنْهَا جَآئِرٌ وَلَوْ شَاء لَهَدَاكُمْ أَجْمَعِينَ
Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câir(câirun), ve lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
1. ve alâ allâhi : ve Allah`a aittir, Allah`ın üzerinedir
2. kasdu es sebîli : sebîlin (yolun) tayini
3. ve min-hâ : ve ondan
4. câirun : (haktan) sapanlar
5. ve lev : ve eğer
6. şâe : diledi
7. le hedâ-kum : elbette hidayete erdirirdi
8. ecmaîne : hepsini, tümünü, topluca
*********************************************************

NAHL 4 - 9
MiM
"O, insanı sperm gibi hakir bir damla sudan süzülerek üretilmis bir karışımdan yarattı; ama yeri gelince, bu aynı yaratık, düşünme ve karşı çıkma gücüyle donatılmış olduğunu hemen ortaya koyuyor!" (4)
ve kendisinde enerji ihtiyacını karşılayıcı ve yararlı getırileri olan hayvanları yarattı kı, sız ondan yersiniz.(5)
Ve onları akşamleyin otlatmadan getirdiğiniz ve sabahleyin otlatmaya çıkarttığınız zaman sizin için büyük bir menfaat vardır.(6)
Ve ağırlıklarınızı da yüklenir, yarı canınızı tüketmeden varamıyacağınız beldelere kadar götürürler, Şüphesiz ki Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhamet edicidir.(7)
Ve kendilerine binmeniz için ve bir deger olarak atları, katırları, merkepleri O yarattı; O, bilmediğiniz daha neler neler yaratmaktadır.(8)
Ve yolu tespit ve doğrultmak da Allaha aiddir ve ondan sapan da var. Maamafih Allah, dilerse hepinizi dogru yola yönlendirirdi.(9)
*********************************************************

NAHL 10
MiM
O, odur ki: Sizin için gökten bir su indirdi. Ondan içilecek bir şey vardır ve ondan bitkiler yetişir, onda otlatırsınız.
هُوَ الَّذِي أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء لَّكُم مِّنْهُ شَرَابٌ وَمِنْهُ شَجَرٌ فِيهِ تُسِيمُونَ
Huvellezî enzele mines semâi mâen lekum minhu şarâbun ve minhu şecerun fîhi tusîmûn(tusîmûne).
1. huve : o
2. ellezî : ki o
3. enzele : indirdi
4. min es semâi : semadan
5. mâen : su
6. lekum : sizin için
7. min-hu : ondan
8. şarâbun : içilen şey
9. ve min-hu : ve ondan
10. şecerun : ağaç, yeşillik, otlar
11. fî-hi : içinde, orada, arasında
12. tusîmûne (esâme) : hayvanları otlatırsınız (otlatmak için salarsınız) : (hayvanları otlatmak için saldı)
*********************************************************
Referans URL