AlimAllah-Bilim Allah'ın yasasıdır.-Kuran, islam, bilgi paylaşımı üzerine

Orjinalini görmek için tıklayınız: Rad Suresi 37
şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orijinal sürümü göster.
Ve kezâlike enzelnâhu hukmen arabiyyâ(arabiyyen), ve le initteba’te ehvâehum ba’de mâ câeke minel ilmi mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ vâk(vâkın).

1. ve kezâlike : ve işte böyle, böylece
2. enzelnâ-hu : onu biz indirdik
3. hukmen : bir hüküm olarak
4. arabiyyen : Arapça
5. ve le initteba`te (in itteba`te) : ve elbette tâbî olursan
6. ehvâe-hum : onların hevalarına (heveslerine)
7. ba`de : sonra
8. mâ câe-ke : sana gelen şey
9. min el ilmi : ilimden
10. mâ leke : senin yoktur
11. min allâhi : Allah`tan
12. min veliyyin : bir velî, dost
13. ve lâ vâkın : ve bir koruyucu yoktur
İmam İskender Ali Mihr : İşte böyle O`nu, Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilimden bunca şey geldikten sonra eğer onların heveslerine tâbî olursan, elbette senin için Allah`tan başka bir dost ve bir koruyucu yoktur.
Diyanet İşleri : Böylece biz onu (Kur’an’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra eğer sen onların heva ve heveslerine uyarsan, Allah tarafından senin için ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte böylece onu -Arapça bir hükümdür- indirdik. Sence bilindikten sonra tutar da onların dileklerine uyarsan Allah`a karşı ne bir dost bulunur sana, ne de seni ondan koruyacak biri.
Adem Uğur : Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.
Ahmed Hulusi : İşte biz Onu Arapça bir hüküm olarak inzâl ettik. . . Yemin olsun ki, sana gelen ilimden sonra onların kuruntularına tâbi olursan, senin Allâh`tan ne bir Veliyy`in ve ne de bir koruyanın olur.
Ahmet Tekin : Dinî, sosyal, siyasî esasları içeren birbirine benzer kitaplar vahyettiğimiz gibi, bunların en mükemmeli ve sonuncusu Kurân’ı açık edebî bir Arapça ile, hükümranlık sağlayan bir kitap, uygulamalı bir anayasa, bütün anlaşmazlıkları çözen hâkim bir kanun, hikmetli bir söz, muhkem bir şeriat olarak indirdik. Eğer sana gelen bu kadar bilgiden sonra, onların şahsî arzu ve ihtiraslarına uyarsan seni Allah’ın azabından koruyacak ne bir dostun, ne bir koruyanın bulunur.
Ahmet Varol : İşte böylece biz onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyarsan senin için Allah`tan ne bir yardımcı ne de bir koruyucu olur.
Ali Bulaç : İşte böylece biz onu (Kur`an`ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah`tan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır.
Ali Fikri Yavuz : İşte biz, o Kur’ân’ı böyle Arapça bir hikmet olarak indirdik. Andolsun ki, eğer sana vahy ile gelen bu ilimden sonra, kâfirlerin arzularına uyacak olursan, senin için, Allah’ın azabından kurtaracak ne bir yardımcı, ne de bir koruyucu vardır.
Bekir Sadak : Boylece Biz Kuran`i arabca bir hukum ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onlarin heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katinda sana bir dost ve seni koruyan cikmaz. *
Celal Yıldırım : Ve işte böylece Kur`ân`ı Arapça bir hüküm (ve hikmet) olarak indirdik. Artık (ey peygamber!) sana gelen (bunca) ilimden sonra onların heveslerine uyacak olursan, senin için Allah`tan ne bir yardımcı dost, ne de bir koruyucu vardır.
Diyanet İşleri (eski) : Böylece Biz Kuran`ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir dost ve seni koruyan çıkmaz.
Diyanet Vakfi : Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.
Edip Yüksel : Böylece onu Arapça bir yasa olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra onların keyfine uyarsan ALLAH`a karşı ne bir dostun ne de bir koruyucun olamaz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve işte biz o Kur`anı böyle arabiyyen hâkim olmak üzere indirdik, kasem olsun ki eğer sen sana vahyile gelen bu ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan sana Allahtan ne bir velîy vardır, ne de vikaye edecek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve işte Biz o Kur`an`ı Arapça bir hüküm olmak üzere indirdik. Andolsun ki eğer sen, sana vahiyle gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, sana Allah`tan ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve işte biz o Kur`ân`ı Arapça bir hüküm olarak indirdik. Yemin olsun ki, eğer sen, sana vahiyle gelen bu bilgiden sonra onların keyiflerine uyacak olursan, sana Allah`dan ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.
Fizilal-il Kuran : Bunun yanısıra biz onu Arapça bir hüküm sistemi olarak indirdik. Eğer sana gelen bu bilgiden sonra onların keyfi arzularına uyacak olursan, seni Allah`ın elinden kurtaracak bir destekçi, bir koruyucu bulamazsın.
Gültekin Onan : İşte böylece biz onu (Kuran`ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Tanrı`dan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır.
Hasan Basri Çantay : İşte biz onu (Kur`ânı) böyle Arabca bir hikmet olarak indirdik. Andolsun ki sana (vahy ile) gelen (bu) ilimden sonra onların hevâ (ve heves) lerine uyarsan Allahdan senin için ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu.
Hayrat Neşriyat : İşte böylece onu (o Kur’ân’ı) Arabca bir hüküm olarak indirdik. And olsun ki, eğer sana (vahiyle) gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, Allah’dan senin için ne bir dost, ne de bir koruyucu vardır.
İbni Kesir : İşte böylece Biz, onu arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra, onların heveslerine uyarsan; andolsun ki Allah katından sana bir dost ve koruyucu çıkmaz.
Muhammed Esed : Biz bu (ilahi kelamı) işte böyle Arap dilinde, bir hüküm ve hikmet (kaynağı) olarak indirdik. Ve gerçek şu ki, eğer sana (vahyi) bilgi geldikten sonra kalkıp insanların gelgeç isteklerine uyarsan, (bil ki) Allah`a karşı ne bir koruyucu ne de bir yardımcı bulabilirsin!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve işte Biz onu (Kur`an`ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik ve andolsun ki, eğer sana gelen ilmden sonra onların hevâlarına uyacak olursan senin için Allah`tan ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu.
Ömer Öngüt : İşte biz böylece onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların hevâlarına uyarsan, andolsun ki Allah katından sana ne bir dost ne de bir koruyucu çıkmaz.
Şaban Piriş : İşte böylece Kur’an’ı Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir veli ve koruyucu olamaz.
Suat Yıldırım : Böylece biz Kur’ân’ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Şayet, sana gelen bunca ilimden sonra o muhaliflerin keyiflerine uyacak olursan, Allah’ın cezasından seni koruyacak ne bir dost, ne bir hâmi bulamazsın.
Süleyman Ateş : Ve işte biz onu, Arapça bir hüküm (hikmet gereğince hükmeden bir Kitap) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, artık seni Allah`tan kurtaracak ne bir veli ne de koruyucu olmaz.
Tefhim-ul Kuran : İşte böylece biz onu (Kur`an`ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku) larına uyacak olursan, senin için Allah`tan ne bir yardımcı, dost, ne de bir koruyucu vardır.
Ümit Şimşek : Böylece Biz onu Arapça bir hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. Sana gelmiş olan ilimden sonra sen onların heveslerine uyarsan, seni Allah`ın elinden kurtaracak ne bir dostun olur, ne bir koruyucun.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte biz o Kur`an`ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah`tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.
Referans URL