Bakara Suresi 55
Ve iz kultum yâ mûsâ len numine leke hattâ nerallâhe cehreten fe ehazetkumus sâikatu ve entum tenzurûn(tenzurûne).
1. ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
2. kultum : siz dediniz
3. yâ : ya, ey
4. mûsâ : Musa
5. len nu`mine : biz asla inanmayız
6. leke : sana
7. hattâ : olana kadar, olmadıkça
8. nerâ : biz görürüz
9. allâhe : Allah
10. cehreten : açıkça
11. fe : o zaman, bunun üzerine
12. ehazet-kum(u) : sizi aldı, yakaladı
13. es sâikatu : yıldırım
14. ve entum : ve siz
15. tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
İmam İskender Ali Mihr : Ve: Yâ Musa! Biz, Allah`ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız. demiştiniz. Bunun üzerine sizi yıldırım yakaladı. Ve siz de (bunu) görüyordunuz.
Diyanet İşleri : Hani siz, Ey Mûsâ! Biz Allahı açıktan açığa görmedikçe sana asla inanmayız demiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Abdulbaki Gölpınarlı : Bir zamanlar yâ Mûsâ demiştiniz, Allah`ı apaçık görmedikçe inanmayız sana. Derken bakınıp duruyordunuz, bir yıldırım düşmüş de sizi yakıvermişti.
Adem Uğur : Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah`ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.
Ahmed Hulusi : "Yâ Musa, biz Allâh`ı dışarıda, açıkta görmedikçe iman etmeyiz" demiştiniz de; bunun üzerine yıldırım (varlığınızı yok eden hakikat bilgisi) çarpmıştı sizi, siz bakıp dururken!
Ahmet Tekin : Hani siz, seçilmiş yetmiş kişi de:
`Ey Mûsâ, biz Allahı aşikâre görmedikçe asla sana itimat etmeyeceğiz` demiştiniz. Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Bunun sebeplerini düşünmeli, tahlil etmelisiniz.
Ahmet Varol : Bir keresinde: `Ey Musa! Biz Allah`ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyeceğiz` demiştiniz de siz gözünüz göre göre sizi yıldırım çarpıvermişti.
Ali Bulaç : Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Allah`ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.
Ali Fikri Yavuz : Ve bir vakit: -Ey Mûsâ biz Allahı aşikâre görmedikçe (senin sözüne) asla inanmıyacağız. demiştiniz. Bunun üzerine, sizi o yıldırım yakalayıverdi, bakınıp duruyordunuz.
Bekir Sadak : «Ya Musa! Allah`i apacik gormedikce sana inanmayacagiz» demistiniz de gozleriniz gore gore sizi yildirim carpmisti.
Celal Yıldırım : Ve hatırlayın ki (sizden temsilci olarak yetmiş kişi Musa ile Tûr`a çıktığınızda): «Ya Musa! Biz Allah`ı açıkça meydanda görmedikçe sana asla inanmıyacağız...» demiştiniz de yıldırım size çarpmıştı ve siz de bakıp duruyordunuz.
Diyanet İşleri (eski) : `Ya Musa! Allah`ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız` demiştiniz de gözleriniz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.
Diyanet Vakfi : Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah`ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı.
Edip Yüksel : Bir zamanlar, `Ey Musa, ALLAH`ı fiziksel olarak görmedikçe inanmayız,` demiştiniz. Bakınıp dururken size yıldırım çarpmıştı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve bir vakit «ya Musa, dediniz: Biz Allahı aşikâre görmedikçe senin sözünle asla inanmıyacağız» bunun üzerine sizi o saıka yakalayıverdi bakınıp duruyordunuz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve bir vakit: «Ey Musa, biz Allah`ı açıkça görmedikçe, senin sözüne kesinlikle inanmayacağız.» dediniz. Bunun üzerine sizi o yıldırım yakalayıverdi; siz de bakakalmıştınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hani bir zamanlar «Ey Musa biz Allah`ı açıkça görmedikçe senin sözünle asla inanmayacağız.» demiştiniz de bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı ve siz de bakakalmıştınız.
Fizilal-il Kuran : Hani «Ey Musa, biz Allah`ı açıkça görmedikçe sana kesinlikle iman etmeyiz» dediniz de hemen arkasından bakıp dururken sizi yıldırım çarptı
Gültekin Onan : Ve demiştiniz ki: "Ey Musa, biz Tanrı`yı apaçık (cehreten) görmedikçe sana inanmayız". Bunun üzerine yıldırım sizi almıştı / yakalamıştı / çarpmıştı (kümüssaıkatü). Ve siz bakıp duruyordunuz / bakıyordunuz (tenzurun).
Hasan Basri Çantay : Bir de hatırlayın o zamanı ki siz (Musa ile birlikde Allaha karşı özür dilemek, onun emirlerini dinlemek üzere çıkdığınız vakit) «Ey Musa, biz Allahı apâşikâr görünceye kadar sana kat`iyyen îman etmeyiz» demişdiniz de gözünüz bakıb dururken sizi o yıldırım (sayha) çarpmışdı.
Hayrat Neşriyat : Bir zaman da: `Ey Mûsâ! (Biz) Allahı açıkça görmedikçe aslâ sana îmân etmeyeceğiz!` demiştiniz de, siz (olup bitene hayretle) bakadururken sizi yıldırım yakalayıvermişti.
İbni Kesir : Bir de, hani siz: Ey Musa, biz Allah`ı apaşikar görünceye kadar sana inanmayacağız, demiştiniz de, bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Muhammed Esed : Ve (hatırlayın) (hani), "Ey Musa, doğrusu Allah`ı kendi gözümüzle görmedikçe sana asla inanmayacağız!" dediğinizde, (işte o an) siz daha (ne oluyor diye) çevrenize bakıp dururken ceza yıldırımı sizi yakalamıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve yâd ediniz ki siz: «Ya Mûsa! Sana imân etmeyiz. Allah Teâlâ`yı âşikâr sûrette görmedikçe,» demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz ise bakıp duruyordunuz.
Ömer Öngüt : Siz de: Ey Musa! Allah`ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız. demiştiniz de gözleriniz göre göre yıldırım gelip sizi çarpmıştı.
Şaban Piriş : -Ey Musa, Allahı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız, demiştiniz de, gözünüz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Suat Yıldırım : Bir zaman da: "Ey Mûsâ! Biz Allahı açıkça görmedikçe sana inanmayız!" dediniz. Bunun üzerine derhal sizi yıldırım çarptı, siz de bakakaldınız.
Süleyman Ateş : Bir zaman da: "Ey Mûsâ, biz Allâh`ı açıkça görmedikçe sana inanmayız," demiştiniz de derhal sizi yıldırım gürültüsü yakalamıştı; siz de bunu görüyordunuz.
Tefhim-ul Kuran : Ve (şöyle de) demiştiniz: «Ey Musa, biz Allah`ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız.» Bunun üzerine siz bakınıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Ümit Şimşek : Hani, bir de `Ey Musa, biz Allah`ı açıkça görmedikçe sana iman etmeyiz` demiştiniz ve gözünüz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.
Yaşar Nuri Öztürk : Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah`ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı, Ve siz bakıp duruyordunuz.
|