Buruc Suresi 6
İzhum aleyhâ kuûd(kuûdun).
1. iz : o zaman, olmuştu
2. hum : onlar
3. aleyhâ : onun üzerinde, etrafında
4. kuûdun : oturmuşlar
İmam İskender Ali Mihr : Ki onlar, onun (ateşin) etrafında oturmuşlardı.
Diyanet İşleri : (6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı : O sırada kendileri de kıyısında oturmuşlar.
Adem Uğur : Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,
Ahmed Hulusi : Hani onlar ateş çevresinde oturanlardı.
Ahmet Tekin : Ateşin etrafında oturuyorlar, işkence edecekleri müminleri ateşin kenarında tutuyorlardı.
Ahmet Varol : O zaman onlar o (ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.
Ali Bulaç : Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Ali Fikri Yavuz : O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular;
Bekir Sadak : (4-7) Hazirladiklari hendekleri, tutusturulmus atesle doldurarak onun cevresinde oturup, inanmis kimselere dinlerinden donmeleri icin yaptiklari iskenceleri seyredenlerin cani ciksin!
Celal Yıldırım : Hani ya onlar ateşin çevresinde oturmuşlardı. .
Diyanet İşleri (eski) : (4-7) Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!
Diyanet Vakfi : (1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
Edip Yüksel : Başında oturmuşlar,
Elmalılı Hamdi Yazır : O vakıt ki üzerine oturmuştular
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O zaman ki, çevresinde oturmuşlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hani o ateşin başına oturmuşlar,
Fizilal-il Kuran : Hani onlar hendeklerin başında oturuyorlardı.
Gültekin Onan : Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Hasan Basri Çantay : O zaman onlar (o ateşin) etrafında oturucu idiler.
Hayrat Neşriyat : (6-7) O vakit onlar, onun üzerine (ateşin etrâfında) oturmuş kimseler idiler. Ve onlar, müminlere yapmakta olduklarını seyredicilerdi!
İbni Kesir : Hani onlar, onun çevresinde oturmuşlardı.
Muhammed Esed : Hani, onlar (keyifle) o (ateşi) seyretmişlerdi,
Ömer Nasuhi Bilmen : (5-6) Şiddetli tutuşturulmuş ateş (sahipleri). O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler.
Ömer Öngüt : Hani onlar o ateşin başına oturmuşlardı.
Şaban Piriş : Kenarında oturmuşlar.
Suat Yıldırım : (6-7) Hani onlar ateşin başında oturur, müminlere yaptıklarını acımasızca seyrederlerdi.
Süleyman Ateş : Onlar, o (ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.
Tefhim-ul Kuran : Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Ümit Şimşek : (5-6) Tutuşturdukları ateşle dolu hendeklerin karşısına otururlar,
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar onun başında oturmuşlardı.
|