Enbiya Suresi 110
İnnehu yalemul cehre minel kavli ve yalemu mâ tektumûn(tektumûne).
1. inne-hu : muhakkak o
2. ya`lemu : bilir
3. el cehre : cehrolan, açıkça söylenen
4. min el kavli : söz(ler)den
5. ve ya`lemu : ve o bilir
6. mâ : şey
7. tektumûne : ketmediyorsunuz, saklıyorsunuz, gizliyorsunuz
İmam İskender Ali Mihr : Muhakkak ki O, sözün cehrî olanını (açıkça söylenenini) ve ketmettiklerinizi (gizlediklerinizi) bilir.
Diyanet İşleri : Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki o, açık konuşulan sözü de bilir, gizlediğiniz sözü de.
Adem Uğur : Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.
Ahmed Hulusi : "Muhakkak ki O, düşüncelerinizden açığa vurduğunuzu da gizlemekte olduğunuzu da bilir. "
Ahmet Tekin : `Allah açığa vurduğunuz sözlerinizi ve fiillerinizi bilir, gizlediklerinizi de bilir.`
Ahmet Varol : Şüphesiz O, sözün açıktan söylenenini de bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Ali Bulaç : "Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir."
Ali Fikri Yavuz : Şüphe yok ki Allah, söylenen sözden açığa vurulanı da bilir, gizliliklerinizi de bilir.
Bekir Sadak : «Dogrusu O, aciga vurulan sozu de bilir, gizlediklerinizi de bilir.»
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.
Diyanet İşleri (eski) : `Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.`
Diyanet Vakfi : Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.
Edip Yüksel : `O, açıklanan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.`
Elmalılı Hamdi Yazır : Şübhe yok ki o, söylenenden, açığa vurulanı da bilir gizlediğinizi de bilir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şüphesiz ki O, söylenenin açığa vurulanını da bilir gizlediğinizi de bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz Allah açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Fizilal-il Kuran : Hiç kuşkusuz Allah, açıkça söylediğiniz sözleri bildiği gibi içinizde sakladığınız duyguları da bilir.
Gültekin Onan : "Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir."
Hasan Basri Çantay : «Hiç şübhesiz ki sözün açığını da O biliyor, gizlemekde olduğunuzu da O biliyor».
Hayrat Neşriyat : `Muhakkak ki O, sözün açık olanını da bilir, gizlemekte olduğunuz şeyleri de bilir.`
İbni Kesir : Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Muhammed Esed : "Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, örtüp gizlediklerinizi de bilir.
Ömer Nasuhi Bilmen : «Şüphe yok ki, sözden açığa vurulanı da, gizlediklerinizi de bilir.»
Ömer Öngüt : Şüphesiz ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.
Şaban Piriş : Şüphesiz Allah, açığa vurulan sözü de gizlediğiniz sözü de bilir.
Suat Yıldırım : Şüphesiz ki Allah sözün açık olanını da, gizli olanını da bilir. Hem sizin gizlediğiniz, şeyleri de bilir.
Süleyman Ateş : "Şüphesiz O, sözün açığını da bilir, gizlediklerinizi de bilir."
Tefhim-ul Kuran : «Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir.»
Ümit Şimşek : Açığa vurulan sözü de O bilir, sizin sakladıklarınızı da.
Yaşar Nuri Öztürk : Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarınızı da bilir.
|