Enbiya Suresi 12
Fe lemmâ ehassû besenâ izâ hum minhâ yerkudûn(yerkudûne).
1. fe lemmâ : olduğu zaman
2. ehassû : hissettiler
3. be`se-nâ : bizim azabımız
4. izâ : o zaman
5. hum : onlar
6. min-hâ : ondan
7. yerkudûne (rakada) : koşarlar, kaçarlar (koştu)
İmam İskender Ali Mihr : Böylece (şiddetli) azabımızı hissettikleri zaman onlar, ondan kaçarlar.
Diyanet İşleri : Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı : Azâbımızı hissettiler mi hemen kaçmaya başlıyorlardı ondan.
Adem Uğur : Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
Ahmed Hulusi : Şiddetimizi hissettiklerinde bir de bakarsın, oradan kaçıyorlar!
Ahmet Tekin : Onlar azâbımızın şiddetini hissettikleri zaman, hemen vasıtalarına binip topuklayarak yılgın bir vaziyette oradan kaçıyorlardı.
Ahmet Varol : Onlar zorlu azabımızı hissettiklerinde hemen oradan kaçıyorlardı.
Ali Bulaç : Bizim zorlu azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Ali Fikri Yavuz : Onlar azabımızın şiddetini duydukları zaman memleketlerinden kaçıyorlardı.
Bekir Sadak : Onlar bizim baskinimizi hissettiklerinde, oradan kacmaga koyuluyorlardi.
Celal Yıldırım : Onlar, yok edici baskınımızı hissedince hemen oradan tabana kuvvet kaçmağa koyuldular.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmağa koyuluyorlardı.
Diyanet Vakfi : Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
Edip Yüksel : Azabımızı hissettikleri anda ondan kaçmaya çalışıyorlardı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Be`simizi hissettikleri vakit, hemen oradan üzengi depiyorlardı,
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Azabımızı hissettikleri zaman, hemen oradan üzengi tepiyorlardı (kaçıyorlardı).
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı.
Fizilal-il Kuran : Bu zalimler azabımızın gelip çattığını farkettiklerinde derhal şehirlerinden kaçmaya koyuluyorlardı.
Gültekin Onan : Bizim zorlu azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Hasan Basri Çantay : (Evet), onlar azabımızı his (ve müşahede) etdikleri zaman hemen oralardan harıl harıl kaçıyorlardı.
Hayrat Neşriyat : Artık azâbımızı hissettikleri zaman, onlar oradan hemen hızlıca kaçıyorlardı.
İbni Kesir : Bizim baskınımızı hissettikleri zaman; onlar, oradan kaçmaya yelteniyordu
Muhammed Esed : Ve onlar Bizim cezalandırıcı kudretimizi hissetmeye başlar başlamaz, hemen oradan kaçmaya davranırlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, onlar Bizim azabımızı hissettiler. Onlar hemen oralardan süratle kaçınmaya başladılar.
Ömer Öngüt : Onlar bizim azabımızı hissettiklerinde oradan hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Şaban Piriş : Azabımızı hissettikleri zaman, ondan süratle kaçıyorlardı.
Suat Yıldırım : Onlar bizim baskınımızı hisseder etmez, derhal bineklerine yönelip kaçmaya yeltendiler.
Süleyman Ateş : Azâbımızı hissettikleri zaman onlar, derhal oradan (kaçmak için hayvanlarını) mahmuzluyorlardı.
Tefhim-ul Kuran : Bizim zorlu azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Ümit Şimşek : Onlar, daha azabımızı hisseder etmez kaçışmaya başladılar.
Yaşar Nuri Öztürk : Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı.
|