Enbiya Suresi 88
Festecebnâ lehu ve necceynâhu minel gamm(gammi), ve kezâlike nuncil muminîn(muminîne).
1. festeceb-nâ (fe istecebnâ) : böylece icabet ettik
2. lehu : onu
3. ve necceynâ-hu : ve onu kurtardık
4. min el gammi : üzüntüden
5. ve kezâlike : ve işte böyle
6. nunci : biz kurtarırız
7. el mu`minîne : mü`minler
İmam İskender Ali Mihr : Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve onu, gamdan (üzüntüden, kederden) kurtardık. Ve Biz, mü`minleri işte böyle kurtarırız.
Diyanet İşleri : Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken duâsını kabûl etmiştik onun ve gamdan kurtarmıştık onu ve böyle kurtarırız insanları.
Adem Uğur : Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Ahmed Hulusi : Biz de Ona icabet ettik! Kendisini içine düştüğü bunalımdan kurtardık! İman edenleri işte böyle kurtarırız.
Ahmet Tekin : Bunun üzerine onun duasını kabul et-tik. Onu, gamdan, üzüntüden kurtardık. Onu kurtardığımız gibi, bugün şuurlu ve kâmil müminleri de kurtarıyoruz.
Ahmet Varol : Biz de onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz mü`minleri böyle kurtarırız.
Ali Bulaç : Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Ali Fikri Yavuz : Biz de duasını kabul ettik, kendisini kederden kurtardık. İşte biz, müminleri böyle kurtarırız.
Bekir Sadak : Biz de ona cevap verip, onu uzuntuden kurtarmistik. inananlari boyle kurtaririz.
Celal Yıldırım : Onun duasını kabul ettik de kendisini üzüntü ve sıkıntıdan kurtardık. İşte biz, mü`minleri böyle kurtarırız.
Diyanet İşleri (eski) : Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. inananları böyle kurtarırız.
Diyanet Vakfi : Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Edip Yüksel : Yalvarışına karşılık verdik ve onu üzüntüden kurtardık. İnananları işte böyle kurtarırız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz de duâsını kabul ile icabet ettik de kendisini gamden kurtardık ve işte mü`minleri böyle kurtarırız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz de duasını kabul ettik, kendisini üzüntüden kurtardık ve işte müminleri böyle kurtarırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz de duasını kabul ile icabet ettik, kendisini üzüntüden kurtardık. İşte biz iman edenleri böyle kurtarırız.
Fizilal-il Kuran : Bunun üzerine duasını kabul ederek kendisini içine düştüğü sıkıntıdan kurtardık. İşte mü`minleri böyle kurtarırız.
Gültekin Onan : Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz inançlıları da böyle kurtarırız.
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine biz de onu (n bu duasını) kabul etdik, kendisini gamdan selâmete erdirdik. İşte biz îman edenleri böyle kurtarırız.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (biz de) onun duâsını kabûl ettik ve onu kederden kurtardık. İşte, müminleri böyle kurtarırız.
İbni Kesir : Biz de onun duasını kabul edip üzüntüden kurtarmıştık. İşte inananları böyle kurtarırız.
Muhammed Esed : Bunun üzerine, Biz de onun bu yakarışına karşılık vermiş ve onu düştüğü bunalımdan, sıkıntıdan kurtarmıştık. İnananları Biz işte böyle kurtarırız.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık Biz de O`nun duasına icabet ettik de O`nu gamdan kurtardık ve mü`minleri de böylece necâta erdiririz.
Ömer Öngüt : Biz de onun duâsını kabul ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Şaban Piriş : Onun duasını kabul ettik. Onu üzüntüden kurtardık. İşte müminleri böyle kurtarırız.
Suat Yıldırım : Onun da duasını kabul buyurduk ve kendisini o sıkıntıdan kurtardık. İşte Biz müminleri böyle kurtarırız.
Süleyman Ateş : Biz de onun du`âsını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, inananları böyle kurtarırız.
Tefhim-ul Kuran : Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Ümit Şimşek : Biz de duasını kabul ettik ve onu üzüntüden kurtardık. Mü`minleri Biz böyle kurtarırız.
Yaşar Nuri Öztürk : Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz.
|