İbrahim Suresi 13
Ve kâlellezîne keferû li rusulihim le nuhricennekum min ardınâ ev le teûdunne fî milletinâ, fe evhâ ileyhim rabbuhum le nuhlikennez zâlimîn(zâlimîne).
1. ve kâle : ve dedi
2. ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
3. li rusuli-him : resûllerini
4. le nuhricenne-kum : muhakkak sizi çıkaracağız
5. min ardı-nâ : bizim arzımızdan, ülkemizden
6. ev : veya
7. le teûdunne : mutlaka döneceksiniz, dönersiniz
8. fî milleti-nâ : bizim dînimize
9. fe evhâ : bunun üzerine vahyetti
10. ileyhim : onlara
11. rabbu-hum : Rab`leri
12. le nuhlikenne : mutlaka helâk edeceğiz
13. ez zâlimîne : zalimler
İmam İskender Ali Mihr : Kâfirler, resûllerine dediler ki: Sizi mutlaka arzımızdan (ülkemizden) çıkaracağız veya mutlaka bizim dînimize döneceksiniz. Bunun üzerine onlara Rab`leri: Mutlaka zalimleri helâk edeceğiz. diye vahyetti.
Diyanet İşleri : İnkâr edenler, peygamberlerine; Andolsun, ya sizi yurdumuzdan çıkaracağız, ya da bizim dinimize dönersiniz dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.
Abdulbaki Gölpınarlı : Kâfir olanlar, peygamberlerine dediler ki: Ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, yahut da bizim dinimize dönersiniz. Rableri, onlara vahyetti: Mutlaka zalimleri helak edeceğiz.
Adem Uğur : Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: "Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zalimleri mutlaka helâk edeceğiz!" diye vahyetti.
Ahmed Hulusi : Hakikat bilgisini inkâr edenler (egosuyla yaşayanlar) Rasûllerine dedi ki: "(Ya) sizi bölgemizden çıkaracağız yahut bizim inancımıza döneceksiniz". . . Rableri, onlara vahyetti ki: "Zâlimleri elbette helâk edeceğiz. "
Ahmet Tekin : Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allaha iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, Rasullerine:
`Elbette sizi, ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da, mutlaka dinimize döneceksiniz, bizim hayat tarzımızı benimseyeceksin` dediler. Rableri de onlara:
`Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz` diye vahyetti.
Ahmet Varol : İnkar edenler peygamberlerine: `Kesinlikle ya sizi toprağımızdan çıkaracağız ya da bizim dinimize döneceksiniz` dediler. Bunun üzerine Rableri onlara şöyle vahyetti: `Zalimleri mutlaka helak edeceğiz.
Ali Bulaç : İnkâr edenler, resullerine dediler ki: "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: "Şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz.
Ali Fikri Yavuz : O (Peygamberleri) inkâr edenler, Peygamberlerine şöyle dediler: - Çaresi yok, muhakkak sizi, ya yurdumuzdan çıkaracağız, yahut dinimize dönersiniz. Bunun üzerine o Peygamberlere, Rableri şöyle vahy etti: - O zalimleri muhakkak surette helâk edeceğiz;
Bekir Sadak : (13-14) Inkar edenler, peygamberlerine: «Ya bizim dinimize donersiniz ya da sizi memleketimizden cikaririz» dediler. Rableri peygamberlere: «Biz, haksizlik edenleri yok edecegiz, onlardan sonra yeryuzune sizi yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve tehdidimden korkanlar icindir.» diye vahyetti.
Celal Yıldırım : İnkâra sapanlar, peygamberlerine, «and olsun, ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz !» diyerek (tehdîdde bulundular). Bu sebeple Rabları onlara ; «Şanıma and olsun ki, zâlimleri elbette yok edeceğiz» diye vahyetti.
Diyanet İşleri (eski) : (13-14) İnkar edenler, peygamberlerine: `Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız` dediler. Rableri peygamberlere: `Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.` diye vahyetti.
Diyanet Vakfi : Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!» Rableri de onlara: «Zalimleri mutlaka helâk edeceğiz!» diye vahyetti.
Edip Yüksel : İnkarcılar elçilerine, `Ya bizim dinimize geri dönersiniz ya da sizi yurdumuzdan kovarız!,` dediler. Rab`leri onlara, `Zalimleri yok edeceğiz,` diye vahyetti,
Elmalılı Hamdi Yazır : Küfredenler de resullerine dediler ki mutlak ve mutlak sizi toprağımızdan çıkarırız, yâhud ki milletimize dönersiniz, rabları da onlara şöyle vahiy verdi ki muhakkak ve muhakkak zalimleri ihlâk edeceğiz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İnkar edenler de peygamberlerine dediler ki: «Ya mutlaka sizi toprağımızdan çıkaracağız yahut milletimize dönersiniz!» Rableri de onlara şöyle vahyetti: «Kesinlikle zalimleri helak edeceğiz;
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İnkâr edenler peygamberlerine dediler ki: «Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!» Rableri de onlara: «Zâlimleri mutlaka helak edeceğiz» diye vahyetti.
Fizilal-il Kuran : Kâfirler, peygamberlerine «Ya dinimize dönersiniz, ya da sizi yurdumuzdan kovarız» dediler. Fakat Rabbleri, onlara vahiy yolu ile bildirdi ki, «Biz zalimleri kesinlikle yokedeceğiz.»
Gültekin Onan : Küfredenler resullerine dediler ki: "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle rableri kendilerine vahyetti ki: "Şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz."
Hasan Basri Çantay : O küfredenler, peygamberlerine (şöyle) dediler: «Elbette ve elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, yahud mutlak ve mutlak dînimize döneceksiniz». Bunun üzerine Rableri kendilerine (o peygamberlere): «O zaalimleri muhakkak helak edeceğiz» diye vahyetdi.
Hayrat Neşriyat : Fakat inkâr edenler, peygamberlerine dedi ki: `Ya sizi mutlaka memleketimizden çıkarırız, ya da kesinlikle dînimize dönersiniz!` Bunun üzerine Rableri onlara (o peygamberlere) şöyle vahyetti: `(Biz) o zâlimleri muhakkak helâk edeceğiz!`
İbni Kesir : Küfredenler peygamberlerine dediler ki: Ya bizim dinimize dönersiniz, ya da sizi memleketimizden çıkarırız. Rabbları da onlara vahyetti ki: Biz,
Muhammed Esed : Ama hakkı inkar eden toplumlar, elçilerine şöyle dediler: "Ya bizim yolumuza dönersiniz, ya da kesinlikle sizi ülkemizden sürüp çıkarırız!" Bunun üzerine Rableri elçilerine: "Biz bu zalimleri mutlaka tepeleyeceğiz!" diye vahyetti,
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kâfir olanlar, peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi yurdumuzdan çıkarırız, veyahut bizim milletimize dönüverirsiniz.» Artık Rableri de onlara vahyetti ki: «Elbette biz o zalimleri helâk edeceğiz.»
Ömer Öngüt : Kâfirler peygamberlerine: Elbette ki biz sizi ya memleketimizden çıkarırız ya da mutlaka bizim dinimize dönersiniz. dediler. Rableri de onlara: Biz zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz. diye vahyetti.
Şaban Piriş : Kafir olanlar ise, Peygamberlerine : -Ya bizim yolumuza geri dönersiniz ya da sizi ülkemizden çıkarırız, dediler. Rableri peygamberlere şöyle vahyetti: -Zalimleri elbette helak edeceğiz,
Suat Yıldırım : (13-14) Kâfirler resullerine dediler ki: "Ya sizi yurdumuzdan kovarız, yahut bizim dinimize dönersiniz." Rableri de onlara vahyetti ki: "Elbette Biz o zalimleri imha edeceğiz ve onlardan sonra o ülkeye sizi yerleştireceğiz. İşte bu, huzuruma çıkmaktan ve uyardığım azaptan çekinenler içindir."
Süleyman Ateş : İnkâr edenler, elçilerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz!" Rableri de onlara şöyle vahyetti, "zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz!"
Tefhim-ul Kuran : Küfre sapanlar, peygamberlerine dediler ki: «Hiç tartışmasız sizi kendi toprağımızdan süreceğiz ya da dinimize geri döneceksiniz.» Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki: «Hiç şüphesiz biz, zulmedenleri helak edeceğiz,»
Ümit Şimşek : İnkâr edenler ise, peygamberlerine, `Ya bizim dinimize girersiniz, ya da sizi yurdumuzdan çıkarırız` dediler. Rableri de onlara şöyle vahyetti: Biz zalimleri helâk edeceğiz.
Yaşar Nuri Öztürk : Küfre sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız." Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz."
|