Kamer Suresi 6
Fe tevelle anhum, yevme yedud dâi ilâ şeyin nukur(nukurin).
1. fe : o zaman, artık
2. tevelle : yüz çevir
3. an-hum : onlardan
4. yevme : o gün
5. yed`u : çağıracak
6. ed dâi : çağırıcı, davetçi
7. ilâ şey`in : bir şeye
8. nukurin : korkunç dehşetli, çok korkunç
İmam İskender Ali Mihr : Artık onlardan yüz çevir. O gün davetçi, (onları) korkunç dehşetli bir şeye çağıracak.
Diyanet İşleri : (6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafilin benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Artık yüz çevir onlardan; o gün çağıran, hoşlanılmayan birşeye çağırır.
Adem Uğur : Çağıranın görülmemiş bir şeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.
Ahmed Hulusi : O hâlde onlardan yüz çevir! O çağırıcının çok dehşetli, korkunç olaya çağırdığı süreçte. . .
Ahmet Tekin : Sûra üfürerek davet eden İsrâfilin, görülmedik müthiş bir şeye davet ettiği gün, sen de onlardan uzak dur.
Ahmet Varol : O halde onlardan yüz çevir. O çağırıcının tanınmamış bir şeye çağıracağı gün:
Ali Bulaç : Öyleyse sen onlardan yüz çevir. O çağırıcının `ne tanınmış, ne görülmüş` bir şeye çağıracağı gün...
Ali Fikri Yavuz : O halde (Ey Rasûlüm) onlardan yüz çevir. O çağırıcı İsrâfilin görülmemiş dehşetli bir şeye (müminleri cennete, kâfirleri cehenneme) davet edeceği gün;
Bekir Sadak : Oyleyse onlardan yuz cevir; cagiran, gorulmemis ve taninmamis bir seye cagirdigi gun.
Celal Yıldırım : Onlardan yüzçevir. O gün çağrıcı, bilinmedik (korkunç) bir şeyle çağırır.
Diyanet İşleri (eski) : Öyleyse onlardan yüz çevir; çağıran, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;
Diyanet Vakfi : Çağıranın görülmemiş bir şeye çağırdığı gün, sen de onlardan yüz çevir.
Edip Yüksel : Onlara aldırma; çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağıracağı gün,
Elmalılı Hamdi Yazır : Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şey`e çağırır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı görülmedik korkunç bir şeye çağırır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.
Fizilal-il Kuran : Sen de yüz çevir onlara. Görevli melek, o gün onları benzeri yaşanmamış olaya çağırdığında;
Gültekin Onan : Öyleyse sen onlardan yüz çevir. O çağırıcının benzeri görülmedik (nükür) bir şeye çağıracağı gün...
Hasan Basri Çantay : O halde (habîbim) onlardan yüz çevir. O da`vet edici nin (misli) görülmemiş, tanıtmamış bir şey`e da`vet edeceği gün.
Hayrat Neşriyat : Öyle ise onlardan yüz çevir! O gün ki, o da`vetçi (İsrâfîl, onları nefislerce)kendisinden nefret edilen (ihtimâl verilmeyen ve inkâr edilen) bir şeye (hesab yerine) çağırır.
İbni Kesir : Öyleyse yüz çevir onlardan. O çağıranın, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün.
Muhammed Esed : sen (yine) onlardan uzak dur. Çağrı Sesinin, (insanı) aklın tasavvur edemeyeceği bir şeye çağıracağı Gün,
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık sen onlardan yüz çevir. O gün ki dâvetci bir korkunç, nâhoş bir şeye dâvet eder.
Ömer Öngüt : O halde sen de onlardan yüz çevir. O çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;
Şaban Piriş : Onlardan yüz çevir. O gün çağırıcı onları hoşlanmadıkları bir şeye çağırır.
Suat Yıldırım : Sen de şimdi onları kendi hallerine terk et. Gün gelir bir münâdî, hiç de hoşa gitmeyen, insanın görür görmez kaçacağı bir yere çağırır.
Süleyman Ateş : Öyleyse sen de onlardan yüz çevir; o çağırıcının görülmemiş, tanınmamış bir şeye çağıracağı gün,
Tefhim-ul Kuran : Öyleyse sen onlardan yüz çevir; o çağrıcının `ne tanınmış, ne görülmüş` bir şeye çağıracağı gün.
Ümit Şimşek : Sen onlardan yüz çevir. Gün gelir, davetçi onları görülmedik birşeye çağırır.
Yaşar Nuri Öztürk : O halde yüz çevir onlardan sen de; o çağırıcının alışılmadık/ürpertirci şeye çağırdığı günde,
|