Mearic Suresi 42
Fe zerhum yehûdû ve yelabû hattâ yulâkû yevme humullezî yûadûn(yûadûne).
1. fe zer-hum : artık onları terket
2. yehûdû : dalsınlar, oyalansınlar
3. ve yel`abû : ve oynasınlar, eğlensinler
4. hattâ : oluncaya kadar
5. yulâkû : karşılaşırlar, mülâki olurlar, kavuşurlar
6. yevme : gün
7. hum(u) : onlar
8. ellezî : ki o
9. yûadûne : vaadolundular
İmam İskender Ali Mihr : Artık onları terket, vaadolundukları güne kavuşuncaya kadar dalsınlar ve oynasınlar.
Diyanet İşleri : Sen onları bırak, uyarıldıkları günlerine kavuşuncaya kadar batıl inançlarına dalsınlar ve oynasınlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Bırak artık onları dalsınlar daldıklarına ve oynasınlar oynadıklarıyla, kendilerine vaadedilen güne kavuşuncaya dek.
Adem Uğur : Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.
Ahmed Hulusi : Bırak onları, vadolundukları süreçlerine kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve oynasınlar!
Ahmet Tekin : O halde, onları kendi hallerine bırak. Tehdit edildikleri günle karşılaşıncaya kadar dalıp oynasınlar.
Ahmet Varol : Artık sen onları bırak, vaadedildikleri günlerine kavuşuncaya kadar dalsın ve oynasınlar.
Ali Bulaç : Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar.
Ali Fikri Yavuz : O halde (Ey Rasûlüm) bırak o inkârcıları, (bâtıl inançlarına) dalsınlar ve oynaya dursunlar; tâ o vaad olundukları güne kavuşturulacakları zamana kadar...
Bekir Sadak : Onlari birak; kendilerine soz verilen gune kavusmalarina kadar dalip oynasinlar.
Celal Yıldırım : Artık sen, onları bırak da, kendileri için va`dolunan güne kavuşuncaya kadar (inkâr ve azgınlıklarına) dalıp oynasınlar.
Diyanet İşleri (eski) : Onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar.
Diyanet Vakfi : Ama sen onları (şimdilik) bırak da, tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya dek dalsınlar, oynayadursunlar.
Edip Yüksel : Bırak onları, kendilerine söz verilen gün ile karşı karşıya gelinceye kadar dalsınlar, oynasınlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : O halde bırak onları dalsınlar ve oynıya dursunlar tâ o va`d olundukları güne çatacakları deme kadar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O halde bırak onları, kendilerine vadolunan güne çatacakları ana kadar dalsınlar ve oynayadursunlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O halde bırak onları, kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalıp oynayadursunlar.
Fizilal-il Kuran : Bırak onları kendilerine va`dedilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın oynasınlar.
Gültekin Onan : Şu halde sen kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar.
Hasan Basri Çantay : (Şimdilik) onları (hallerine) bırak. (Azâb ile) tehdîd edilmekde oldukları günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynaya dursunlar.
Hayrat Neşriyat : (Ey Habîbim!) Artık onları bırak, va`d olunageldikleri günlerine kavuşuncaya kadar(bâtıla) dalsınlar, oynasınlar!
İbni Kesir : Bırak onları, kendilerine vaadolunan güne kavuşuncaya kadar dalıp oynasınlar.
Muhammed Esed : O halde, bırak onları, kendilerine vaad edilen (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar boş konuşmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar;
Ömer Nasuhi Bilmen : Şimdilik onları bırak, dalsınlar ve oynasınlar, vaad olundukları günlerine kavuşacaklarına değin.
Ömer Öngüt : Resulüm! Bırak onları! Tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynayadursunlar.
Şaban Piriş : -Bırak onları, kendilerine söz verilen gün gelinceye kadar dalıp, oynasınlar!
Suat Yıldırım : Artık sen onları kendi hallerine bırak da, kendilerine vâd edilen gün gelinceye kadar bâtıla dalsın, oynasınlar.
Süleyman Ateş : Bırak onları kendilerine va`dedilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın, oynasınlar.
Tefhim-ul Kuran : Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azab) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar.
Ümit Şimşek : Bırak onları, dalsınlar, eğlensinler, vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar.
Yaşar Nuri Öztürk : Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.
|