Ve yekûlûne metâ hâzel vadu in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
1. ve yekûlûne : derler ki
2. metâ : ne zaman
3. hâzâ : bu
4. el va`du : vaadetmek, söz vermek
5. in kuntum : idiniz
6. sâdikîne : sadıklardan
İmam İskender Ali Mihr : Ve: Eğer siz, (sözünüzde) sadıksanız, bu (azap) vaadiniz ne zaman? derler.
Diyanet İşleri : Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? diyorlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve derler ki: Bu vait, ne vakit yerine gelecek doğru söylüyorsanız.
Adem Uğur : Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)? derler.
Ahmed Hulusi : Derler ki: "Eğer sözünüzde sadıksanız, bu tehdidiniz ne zaman (gerçekleşecek)?"
Ahmet Tekin : `Eğer doğruysanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?` diyorlar.
Ahmet Varol : Diyorlar ki: `Eğer doğru söyleyenlerseniz bu vaad ne zamandır?`
Ali Bulaç : Derler ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, şu tehdit (ettiğiniz azab) ne zamanmış?"
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm, Mekke kâfirleri sana) diyorlar ki: - Eğer doğru söylüyorsanız, (azabın vukuuna dair bize haber verdiğin) bu vaad ne zaman (gerçekleşmiş olacak)?
Bekir Sadak : «Dogru sozlu iseniz bildirin bu azap sozu ne zamandir?» derler.
Celal Yıldırım : (İnkarcı maddeciler) derler ki: Eğer doğru kimseler iseniz bu vaad (azâb tehdidi) ne zaman ?
Diyanet İşleri (eski) : `Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır?` derler.
Diyanet Vakfi : «Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)?» derler.
Edip Yüksel : `Doğru iseniz, bu söz ne zaman gerçekleşecek?` derler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Böyle iken diyorlar ki: Ne zaman bu va`d? Eğer sadıksanız?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Böyle iken diyorlar ki: «Ne zaman (gerçekleşecek) bu tehdit? Eğer doğru söyleyenlerseniz?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Onlar): «Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?» diyorlar
Fizilal-il Kuran : «Doğru sözlü iseniz söyleyin, bu tehdit hani ne zaman gerçekleşecek?» derler.
Gültekin Onan : Derler ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, şu tehdit (ettiğiniz azab) ne zamanmış?"
Hasan Basri Çantay : (Kâfirler, mü`minlere istihza ile) «Eğer siz doğru söyleyenlerseniz şu va`din (tehdîdin tehakkuku) ne zaman?» derler.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki (onlar
`Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bu va`d (edilen kıyâmet ve haşir) ne zaman?` diyorlar.
İbni Kesir : Derler ki: Doğru sözlüler iseniz, bildirin ne zamandır bu vaad?
Muhammed Esed : Ama onlar (yalnızca şunu) soruyorlar: "Bu vaad ne zaman gerçekleşecek? (Buna cevap verin, ey inananlar,) eğer doğru sözlü insanlar iseniz!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve derler ki: «Şu vaadedilen, ne zamandır, eğer sâdıklar oldu iseniz?»
Ömer Öngüt : Onlar: "Eğer doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?" derler.
Şaban Piriş : - Bu vaat ne zaman gerçekleşecek, eğer doğru söylüyorsanız? derler.
Suat Yıldırım : Ama onlar yalnızca şunu soruyorlar: "Eğer iddianızda tutarlı iseniz, bu vaad yani inanmadığımız takdirde geleceğini bildirip tehdid ettiğin azap ne zaman?"
Süleyman Ateş : "Doğru (söylüyor) iseniz bu tehdid (ettiğiniz azâb) ne zaman gelecek?" diyorlar.
Tefhim-ul Kuran : Derler ki: «Eğer siz doğru sözlüler iseniz, şu tehdit (ettiğiniz azab) ne zamanmış?»
Ümit Şimşek : Bir de diyorlar ki: `Doğru söylüyorsanız, vaad ettiğiniz şey ne zaman?`
Yaşar Nuri Öztürk : Derler ki: "Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat de zaman?"