Neml Suresi 41
Kâle nekkirû lehâ arşehâ nenzur e tehtedî em tekûnu minellezîne lâ yehtedûn(yehtedûne).
1. kâle : dedi
2. nekkirû : şeklini değiştirin
3. lehâ : onun, onu
4. arşe-hâ : onun tahtı
5. nenzur : bakalım
6. e : mı
7. tehtedî : hidayete erer, hidayete erecek
8. em : veya, yoksa
9. tekûnu : olur, olacak
10. min : den, dan
11. ellezîne : ki onlar
12. lâ yehtedûne : hidayete ermeyenler
İmam İskender Ali Mihr : (Süleyman A.S): "Onun tahtının şeklini değiştirin. Bakalım hidayete erecek mi, yoksa hidayete ermeyenlerden mi olacak?" dedi.
Diyanet İşleri : Süleyman, Tahtını tanınmaz hâle getirin. Bakalım tanıyacak mı, yoksa tanımayacaklardan mı olacak? dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı : Süleyman, tahtının şeklini değiştirin dedi, bakalım tanıyacak mı, tanımıyacak mı?
Adem Uğur : (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtını bilemeyeceği bir hale getirin; bakalım tanıyacak mı, yoksa tanıyamayanlar arasında mı olacak.
Ahmed Hulusi : (Süleyman) dedi ki: "Tahtını ona zor tanıyacağı bir hâle getirin; bakalım doğru yolu bulacak mı yoksa doğru yolu bulamayanlardan mı olacak?"
Ahmet Tekin : Süleyman:
`Onun tahtını kendisince tanınmayacak hale getirin. Bakalım hakkı, hakikatı tanımayı başarabileceği yolu bulabilecek mi? Yoksa o da hakka, hakikate ulaşabileceği yolu tercih edemeyenlerden mi olacak?` dedi.
Ahmet Varol : Dedi ki: `Onun için tahtını tanınmaz hale getirin. Bakalım tanıyabilecek mi yoksa tanıyamayanlardan mı olacak.`
Ali Bulaç : Dedi ki: "Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?
Ali Fikri Yavuz : Süleyman dedi ki: - Onun (Belkısın) tahtını tanınmaz hale getirin; bakalım, tanıyacak mı, yoksa tanımıyanlardan mı olacak?
Bekir Sadak : Suleyman «Tahtini onun tanimiyacagi hale getirin, bakalim taniyabilecek mi yoksa tanimayacak mi?» dedi.
Celal Yıldırım : Süleyman, «tahtını ona tanıyamıyacağı hale sokun da bakalım onu tanıyabilecek mi, yoksa tanımayanlardan mı olacak?» dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Süleyman `Onun tahtını tanınmaz hale getirin, bakalım tanıyabilecek mi yoksa tanıyamayacak mı?` (yola gelecek mi, yoksa yola gelmeyenlerden mi olacak?) dedi.
Diyanet Vakfi : (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtını bilemeyeceği bir hale getirin; bakalım tanıyacak mı, yoksa tanıyamayanlar arasında mı olacak.
Edip Yüksel : `Tahtının biçimini değiştirin, bakalım doğruyu bulabilecek mi, yoksa doğruyu bulamıyanlardan mı olacak?`
Elmalılı Hamdi Yazır : Ona, dedi: tahtını başkalaştırın bakalım hakıkati tanıyacak mı? Yoksa tanımazlardan mı olacak?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : (Süleyman) dedi ki: «Tahtını tanınmaz duruma sokun, bakalım tanıyacak mı, tanımazlardan mı olacak?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Süleyman devamla) dedi ki: «Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?»
Fizilal-il Kuran : Sonra yanındakilere dönerek «Tahtı kraliçenin tanımayacağı şekilde değiştirin! bakalım onu tanıyabilecek mi, yoksa tanımayacak mı?» dedi.
Gültekin Onan : Dedi ki: "Onun tahtını değişikliğe uğratın / şeklini değiştirin / tanınmaz hale getirin (nekkiru), bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?"
Hasan Basri Çantay : (Süleyman) dedi ki: «Onun tahtını bilinmez şekle getirin. Bakalım (tanımıya) muvaffak olacak mı, yoksa muvaffak olamayacaklardan mı bulunacak»?
Hayrat Neşriyat : (Ve devamla) dedi ki: `Onun tahtını, kendisine tanınmaz bir hâle getirin; bakalım(tanımaya) muvaffak olacak mı, yoksa doğruyu farkedemeyenlerden mi olacak?`
İbni Kesir : Dedi ki: Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım hidayeti bulabilecek mi, yoksa bulamayanlardan mı olacak?
Muhammed Esed : (Ve) sözlerine şöyle devam etti: "(Şimdi) onun tahtını tanınmaz hale sokun; bakalım, kendi başına doğru yolu bulacak mı, yoksa doğru yolu bulamayan kimselerden mi olacak."
Ömer Nasuhi Bilmen : Dedi ki: «Ona tahtını tağyîr edin, bakalım onu tanımaya muvaffak olacak mı, yoksa muvaffak olamayacaklardan mı olacak?»
Ömer Öngüt : (Süleyman) dedi ki: Onun tahtını tanınmaz hâle getirin. Bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanımayacak mı?
Şaban Piriş : - Tahtın şeklini değiştirin bakalım, onu tanıyabilecek mi; yoksa tanıyamayanlardan mı olacak? dedi.
Suat Yıldırım : Devamla dedi ki: "Şimdi Kraliçenin tahtının şeklini değiştirin! Bakalım onu tanıyacak mı, tanımayacak mı?"
Süleyman Ateş : (Ve) dedi ki: "Onun tahtını tanınmaz hale getirin, bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanımayacak mı?"
Tefhim-ul Kuran : Dedi ki: «Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?»
Ümit Şimşek : Süleyman `Tahtını onun tanıyamayacağı bir hale getirin,` dedi. `Bakalım doğruyu bulabilecek mi, bulamayacak mı?`
Yaşar Nuri Öztürk : Emir verdi: "Onun tahtını başkalaştırın, bakalım tanıyacak mı, tanıyamayanların arasına mı girecek?"
|