Rahman Suresi 35
Yurselu aleykumâ şuvâzun min nârin ve nuhâsun fe lâ tentesırân(tentesırâni).
1. yurselu : gönderilir
2. aleykumâ : siz ikinizin (iki toplumun) üzerine
3. şuvâzun : alev
4. min nârin : ateşten
5. ve nuhâsun : ve duman
6. fe : o zaman
7. lâ tentesirâni : ikiniz (iki toplum) yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız)
İmam İskender Ali Mihr : Sizin üzerinize, ateşten bir alev ve duman gönderilir. O zaman yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız).
Diyanet İşleri : Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız.
Abdulbaki Gölpınarlı : Üstünüze bir ateş yalımı ve erimiş bakır gönderilir de kaçamazsınız.
Adem Uğur : Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
Ahmed Hulusi : İkinizin de üzerine Nâr`dan alev ve duman (bilinç bulanıklığı) irsâl edilir de başarılı olamazsınız!
Ahmet Tekin : Üzerinize yüksek hararet, güçlü ışınlar (radyasyon) yağdırılır. Kendinizi koruyamazsınız, yardım ve kurtarma da mümkün değildir.
Ahmet Varol : Üzerinize ateşten yalın bir alevle ateşsiz kıpkızıl bir duman salıverilir de kendinizi savunamazsınız. [3]
Ali Bulaç : İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de `kurtulup başaramazsınız.`
Ali Fikri Yavuz : (Kabirlerinizden çıktığınız zaman) üstünüze saf ateşten bir alevle, bir duman salıverilir; (ve onlar, sizi mahşere sevkederler). Onları engelleyib kurtulamazsınız.
Bekir Sadak : Ey insanlar ve cinler! Uzerinize dumansiz bir alev ve atessiz bir duman gonderilir de kurtulamazsiniz.
Celal Yıldırım : Üzerinize dumansız bir ateş ve bunaltıcı bir duman (gaz) gönderilir de artık kendinizi savunamaz ve kurtaramazsınız.
Diyanet İşleri (eski) : Ey insanlar ve cinler! Üzerinize dumansız bir alev ve ateşsiz bir duman gönderilir de kurtulamazsınız.
Diyanet Vakfi : Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
Edip Yüksel : Üzerinize ateşten toplar ve ışınlar gönderilir; yardım görmezsiniz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Salınır üstünüze ateşten bir yalın, bir zehir duman, kurtulamazsınız deseniz de el`aman
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Üstünüze ateşten bir alev, bir zehir duman salınır; aman dileseniz de kurtulamazsınız;
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.
Fizilal-il Kuran : Üzerinize dumansız alev ve bakır eriyiği püskürtülür de bu azaptan sizi kurtaran bulunmaz.
Gültekin Onan : İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de `kurtulup başaramazsınız`.
Hasan Basri Çantay : Üzerinize ateşden (dumansız) bir yalınla (kara) bir duman salıverilecek, öyle ki birbirinizi kurtaramayacak, yardımlaşamayacaksınız.
Hayrat Neşriyat : Üzerinize ateşten (dumansız) bir alev ve alevsiz bir duman gönderilir dekurtulamazsınız.
İbni Kesir : Üzerinize dumansız bir alev ve ateşsiz bir duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
Muhammed Esed : Bir ateş alevi ve duman üzerinize salınacak ve hiçbir yardım görmeyeceksiniz!
Ömer Nasuhi Bilmen : (35-36) Sizin üzerinize ateşten dumansız bir alev ve alevsiz bir duman gönderilir, artık yardımlaşamıyacaksınızdır. Artık Rabbinizin hangi nîmetlerini tekzîp edersiniz?
Ömer Öngüt : Üzerinize dumansız bir ateş ve bunaltıcı bir duman gönderilir de artık birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
Şaban Piriş : Üstünüze ateşten bir alev bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız.
Suat Yıldırım : Üzerinize ateşler, duman alevleri gönderilir de artık kendinizi savunamazsınız.
Süleyman Ateş : İkinizin de üzerine, ateşten yalın alev ve kıpkızıl bir duman (yahut erimiş bakır) gönderilir, başaramazsınız.
Tefhim-ul Kuran : İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de `kurtulup başaramazsınız.`
Ümit Şimşek : Üzerinize ateşten saf alevler, bakır eriyiği gibi dumanlar salınır da birbirinize hiçbir yardımınız olmaz.
Yaşar Nuri Öztürk : İkinizin de üzerine ateşten bir alev ve erimiş bakır/duman gönderilir de başarılı olamazsınız.
|