Suara Suresi 13
Ve yadîku sadrî ve lâ yentaliku lisânî fe ersil ilâ hârûn(hârûne).
1. ve yadîku : ve daralıyor
2. sadr-î : benim göğsüm
3. ve lâ yentaliku : ve dönmüyor
4. lisân-î : benim dilim
5. fe : böylece, bu nedenle
6. ersil : gönder
7. ilâ hârûne : Harun`a
İmam İskender Ali Mihr : Ve göğsüm daralıyor ve dilim dönmüyor. Bunun için Harun`a gönder.
Diyanet İşleri : Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûna da peygamberlik ver (ve onu bana yardımcı yap).
Abdulbaki Gölpınarlı : Gönlüm daralır, dilim açılmaz, sen Hârûn`u gönder.
Adem Uğur : (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun`a da elçilik ver.
Ahmed Hulusi : "İçim daralıyor, dilim çözülmüyor, bunun için Harun`a (görev) irsâl et!"
Ahmet Tekin : `Göğsüm daralıyor, dilim dönmüyor. Hârûna da, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberlik, elçilik görevi ver.`
Ahmet Varol : Ayrıca göğsüm daralıyor ve dilim açılmıyor. Bundan dolayı Harun`a (da Cebrail`i) gönder.
Ali Bulaç : "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun`a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril`i) gönder."
Ali Fikri Yavuz : Hem (beni tekzib etmelerinden) canım sıkılır, dilim açılmaz. Onun için Hâruna da peygamberlik ver (ve onu tebliğ için bana arkadaş yap).
Bekir Sadak : (12-14) Musa: «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun`a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.
Celal Yıldırım : Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun`a da peygamberlik gönder.
Diyanet İşleri (eski) : (12-14) Musa: `Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun`a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum` demişti.
Diyanet Vakfi : (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun`a da elçilik ver.
Edip Yüksel : `Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor; kardeşim Harun`u gönder.`
Elmalılı Hamdi Yazır : ve Göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harûna da risalet ver
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : ve göğsüm daralır, dilim açılmaz, onun için Harun`a da peygamberlik ver!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun`a da elçilik ver.»
Fizilal-il Kuran : Bu yüzden canım sıkılır ve öfkemden dilim tutulur. Onun için Harun`a da peygamberlik görevi ver.
Gültekin Onan : "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor bundan dolayı Harun`a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril`i) gönder."
Hasan Basri Çantay : «Benim de göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Hâruuna (Cebrâili) gönder (ona da peygamberlik ver)».
Hayrat Neşriyat : `Ve göğsüm daralır, dilim açılmaz; onun için (bana yardımcı olmak üzere)Hârûna da peygamberlik ver!`
İbni Kesir : Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Bunun için Harun`a da elçilik ver.
Muhammed Esed : ve göğsümün daralacağından ve dilimin dolaşacağından (korkuyorum); bu yüzden, (bu emri) Harun`a tevdi et.
Ömer Nasuhi Bilmen : (12-13) Dedi ki: «Yarabbi! Şüphe yok ki, beni tekzîp edeceklerinden korkarım. Ve göğsüm daralır ve dilim açılmaz, artık Harun`a da risâlet ver.»
Ömer Öngüt : Benim göğsüm daralır, dilim dönmez. Onun için Harun`a da elçilik ver.
Şaban Piriş : Göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Haruna da peygamberlik ver.
Suat Yıldırım : (12-13) "Ya Rabbî" dedi, "Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Haruna da risalet ver!"
Süleyman Ateş : Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor (tutukluk yapıyor), onun için Hârûn`a da elçilik ver."
Tefhim-ul Kuran : Göğsüm sıkışmakta, dilim dönmemektedir; bundan dolayı Harun`a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril`i) gönder.»
Ümit Şimşek : `Göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun`a da peygamberlik ver.
Yaşar Nuri Öztürk : "Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Görev emrini Hârun`a gönder."
|