Suara Suresi 33
Ve nezea yedehu fe izâ hiye beydâu lin nâzırîn(nâzırîne).
1. ve nezea : ve çıkardı
2. yede-hu : elini
3. fe izâ : o zaman, böylece
4. hiye : o
5. beydâu : beyaz (nurlu)
6. li en nâzırîne : bakanlar için, seyredenler için
İmam İskender Ali Mihr : Ve elini çıkardı. İşte o zaman onu seyredenler için o, bembeyaz (nurlu) oldu.
Diyanet İşleri : Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş.
Abdulbaki Gölpınarlı : Elini koynundan çıkardı, derhal bakanlara parıl parıl parlayan bembeyaz bir el göründü.
Adem Uğur : Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!
Ahmed Hulusi : (Musa) elini çekip çıkardı (gömleğinden), bakanlar bembeyaz gördü!
Ahmet Tekin : Elini koynundan çıkardı. Bir de ne görsünler! Bakanlara bembeyaz, ışıl ışıl göründü.
Ahmet Varol : Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.
Ali Bulaç : Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için `parlayıp aydınlanıvermiş`.
Ali Fikri Yavuz : Bir de elini çekti çıkardı; o da, bakanlara bembeyaz (nur saçan bir el) kesiliverdi.
Bekir Sadak : Elini cikardi, bakanlara bembeyaz gorundu. *
Celal Yıldırım : Ve elini çekip çıkardı derken o durup bakanlara (pırıl pırıl ışık veren) bembeyaz (bir görünüme büründü).
Diyanet İşleri (eski) : Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.
Diyanet Vakfi : Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!
Edip Yüksel : Elini çıkarınca bakanlara bembeyaz görünüverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : bir de elini (koynundan) çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.
Fizilal-il Kuran : Ve elini yeninin altından çıkardı; bakanlar, onun ak bir parıltı saçtığını gördüler.
Gültekin Onan : Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için `parlayıp aydınlanıvermiş`.
Hasan Basri Çantay : Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temâşâ edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir.
Hayrat Neşriyat : Ve elini (koynundan) çıkardı; bir de gördüler ki o, bakanlara bembeyaz (parlayan, ışık saçan bir el)dir.
İbni Kesir : Elini çıkardı, bir de ne görsün; bakanlara bembeyazdır.
Muhammed Esed : Sonra elini ortaya çıkardı; bakanlar ne görsünler, bembeyazdı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi.
Ömer Öngüt : Bir de elini çıkardı, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi.
Şaban Piriş : Elini çekip çıkardı o da bakanlara bembeyaz oluverdi.
Suat Yıldırım : Bir de elini koynundan çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlak mı parlak!
Süleyman Ateş : Elini (koltuğunun altından) çıkardı; o da, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi.
Tefhim-ul Kuran : Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için `parlayıp aydınlanıvermiş.`
Ümit Şimşek : Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı.
Yaşar Nuri Öztürk : Elini çıkardı, o da anında seyredenler önünde bembeyaz kesildi.
|