Suara Suresi 4
İn neşe nunezzil aleyhim mines semâi âyeten fe zallet anâkuhum lehâ hâdıîn(hâdıîne).
1. in : eğer, ise
2. neşe` : dileriz
3. nunezzil : indiririz
4. aleyhim : onların üzerine, onlara
5. min es semâi : semadan, gökten
6. âyeten : bir âyet (mucize)
7. fe : böylece, artık
8. zallet : gölge yaptı, gölgeledi
9. a`nâku-hum : onların boyunları
10. lehâ : ona
11. hâdıîne : boyun eğenler, itaat edenler
İmam İskender Ali Mihr : Eğer dileseydik gökten onlara âyet indirirdik. Böylece onların boyunlarını gölgelerdi de (hükmü altına alırdı da) ona itaat ederlerdi.
Diyanet İşleri : Biz dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Dileseydik gökten bir delîl indirirdik onlara, onun karşısında başlarını eğerlerdi, kalakalırlardı.
Adem Uğur : Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
Ahmed Hulusi : Eğer dilesek semâdan üzerlerine bir mucize inzâl ederiz de, zorunlu olarak boyunları bükülüp, hükmü kabul ederler!
Ahmet Tekin : Bizim sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olursa, onların üzerlerine gökten bir âyet, bir mûcize indiririz. Bu mûcizeden dolayı toplu olarak boyun eğmek mecburiyetinde kalırlar.
Ahmet Varol : Dilersek onların üzerlerine gökten bir mucize indiririz de boyunları ona eğilir kalır.
Ali Bulaç : Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Ali Fikri Yavuz : Biz eğer dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (iman etmelerini gerektirecek bir delâlet) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır (artık hiç biri isyan etmez).
Bekir Sadak : Biz dilesek onlara gokten bir mucize inidiririz de ona boyun egip kalirlar.
Celal Yıldırım : Biz isteseydik onlara gökten bir âyet (acık bir belge ya da mu`cize) indirirdik de onlar ona boyun eğip eğilirlerdi.
Diyanet İşleri (eski) : Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.
Diyanet Vakfi : Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.
Edip Yüksel : Dilesek onların üzerine gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Dilersek üzerlerine Semadan bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğile kalır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Dilersek üzerlerine gökten bir ayet (mucize) indiriveririz de ona boyunları eğile kalır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz dilersek onların üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilekalır.
Fizilal-il Kuran : Eğer dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de karşısında boyunları eğik kalır.
Gültekin Onan : Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Hasan Basri Çantay : Eğer dilersek biz onların tepesine gökden bir âyet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır.
Hayrat Neşriyat : Dilesek, onlara gökten bir mu`cize indiririz de boyunları ona eğilip kalanlar (olarak inanmaya mecbûr) olurlar.
İbni Kesir : Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları eğik kalır.
Muhammed Esed : Eğer dileseydik, onlara gökten öyle bir alamet indirirdik ki, onun karşısında boyunları bükülür, hemen baş eğerlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Eğer dileyecek olsak üzerlerine gökten bir âyet indiririz de artık ona boyunları eğili kalmış olurlar.
Ömer Öngüt : Biz dilersek onların üzerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de ona boyun eğmek zorunda kalırlar.
Şaban Piriş : Dilersek, üzerlerine gökten bir işaret indiririz de boyunları öne eğilip kalır.
Suat Yıldırım : Eğer dileseydik onlara gökten öyle bir mûcize indirirdik ki, onun karşısında ister istemez boyun bükerlerdi.
Süleyman Ateş : Dilesek onların üzerine gökten bir mu`cize indiririz de boyunları ona eğilir (inanırlar).
Tefhim-ul Kuran : Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.
Ümit Şimşek : Eğer dileseydik, onlara gökyüzünden bir âyet indirirdik de ister istemez ona boyun eğerlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer istersek gökten üzerlerine bir mucize indiririz de boyunları onun önünde perişanlıkla eğilip kalır.
|