Taha Suresi 107
Lâ terâ fîhâ ivecen ve lâ emtâ(emten).
1. lâ terâ : göremezsin, görmezsin
2. fî-hâ : onda, orada
3. ivecen : eğrilik
4. ve lâ emten : yükseklik, alçaklık, iniş-çıkış
İmam İskender Ali Mihr : Orada (dağların yerinde) bir eğrilik ya da bir engebe (alçaklık yükseklik) görmezsin.
Diyanet İşleri : Orada hiçbir çukur, hiçbir tümsek göremeyeceksin.
Abdulbaki Gölpınarlı : Orada ne bir iniş görebilirsin, ne bir tümsek.
Adem Uğur : Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin.
Ahmed Hulusi : "Orada ne çukur ne de tümsek görmezsin. "
Ahmet Tekin : `Orada ne bir çukur, ne de bir tüm-sek göreceksiniz.`
Ahmet Varol : Orada ne bir çukur ne de bir tümsek göreceksin.
Ali Bulaç : "Orada ne bir eğrilik göreceksin, ne de bir tümsek."
Ali Fikri Yavuz : Onlarda ne bir iniş, ne de bir yokuş göremiyeceksin.
Bekir Sadak : (105-10) 8 Sana daglari sorarlar; de ki: «Rabbim onlari ufalayap savuracak, yerlerini duz, kuru bir toprak haline getirecek; orada ne cukur, ne tumsek goreceksin. O gun, hicbir tarafa sapmadan bir davetciye uyarlar. Sesler Rahman`in heybetinden kisilmistir; ancak bir fisilti isitirsin.»
Celal Yıldırım : (105-106-107) (Kıyametin meydana geldiği vakit) dağların (nasıl olacağını) sana soruyorlar. De ki: Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak; yerlerini dümdüz pürüzsüz boş olarak bırakacak; artık onda ne bir eğrilik, ne de bir tümseklik göreceksin.
Diyanet İşleri (eski) : (105-108) Sana dağları sorarlar; de ki: `Rabbim onları ufalayıp savuracak, yerlerini düz, kuru bir toprak haline getirecek; orada ne çukur, ne tümsek göreceksin. O gün, hiçbir tarafa sapmadan bir davetçiye uyarlar. Sesler Rahman`ın heybetinden kısılmıştır; ancak bir fısıltı işitirsin.`
Diyanet Vakfi : Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin.
Edip Yüksel : `Orda ne ufak bir eğrilik ne de bir tümsek göreceksin.`
Elmalılı Hamdi Yazır : Onda ne bir eğrilik ne bir yumruluk göremiyeceksin
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Orada ne bir eğrilik, ne de bir yumruluk göremeyeceksin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin.»
Fizilal-il Kuran : O alanda hiçbir engebe, hiçbir tümsek göremezsin.
Gültekin Onan : "Orada ne bir eğrilik göreceksin, ne de bir tümsek."
Hasan Basri Çantay : «Onlarda ne bir iniş, ne de bir yokuş görmeyeceksin».
Hayrat Neşriyat : `Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin!`
İbni Kesir : Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin.
Muhammed Esed : (öyle ki) orada ne kıvrım ne de tümsek göreceksin".
Ömer Nasuhi Bilmen : Orada ne bir eğrilik ve ne de bir yumruluk göremezsin.
Ömer Öngüt : Öyle ki orada ne bir çukur ne de bir tümsek görebileceksin!
Şaban Piriş : Artık orada ne bir çukur ne de bir tümsek görebilirsin?
Suat Yıldırım : "Orada artık ne iniş, ne yokuş göreceksin!"
Süleyman Ateş : Orada ne bir eğrilik, ne de bir tümsek görmeyeceksin.
Tefhim-ul Kuran : «Orada ne bir eğrilik göreceksin, ne de bir tümsek.»
Ümit Şimşek : Öyle ki, onda ne bir eğim görürsün, ne bir yükseklik.
Yaşar Nuri Öztürk : "Yerlerinde bir eğrilik de bir yumruluk da görmeyeceksin."
|