Vakia Suresi 50
Le mecmûûne ilâ mîkâti yevmin malûm(malûmin).
1. le : mutlaka
2. mecmûûne : toplanılmış olanlar, biraraya getirilmiş olanlar
3. ilâ mîkâti : belirlenmiş bir vakite
4. yevmin : gün
5. ma`lûmin : bilinen
İmam İskender Ali Mihr : Malûm (bilinen) günün, belirlenmiş bir vaktinde mutlaka toplanılmış olacaklardır.
Diyanet İşleri : (49-50) De ki: Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Elbette bilinen günün muayyen ve mukadder vaktinde toplanacaksınız.
Adem Uğur : Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!
Ahmed Hulusi : "Bilinen bir sürecin buluşma vaktinde elbette toplanacaklardır!"
Ahmet Tekin : `Belli bir günün belli vaktine mutlaka toplanıp getirilecekler.`
Ahmet Varol : Bilinen bir günün buluşma vaktinde mutlaka toplanacaklardır.
Ali Bulaç : "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
Ali Fikri Yavuz : Belirli bir günün muayyen vaktinde çaresiz toplanacaklardır.
Bekir Sadak : (49-50) De ki: «suphesiz oncekiler de, sonrakiler de belli bir gunun belirli bir vaktinde toplanacaklardir.»
Celal Yıldırım : (49-50) De ki: Öncekiler de, sen rakiler de mutlaka belli bir günün belirlenmiş vaktinde elbette biraraya toplanacaklar..
Diyanet İşleri (eski) : (49-50) De ki: `Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün belirli bir vaktinde toplanacaklardır.`
Diyanet Vakfi : Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır!
Edip Yüksel : `Bilinen günün buluşma anı için toplanacaklardır.`
Elmalılı Hamdi Yazır : Lâbüd cem` olunacaklar mikatına ma`lûm bir günün
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : belli bir günün belli bir vaktinde mutlaka toplanacaklardır!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.»
Fizilal-il Kuran : Belirlenmiş bir günün randevusunda bir araya getirileceklerdir.
Gültekin Onan : "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
Hasan Basri Çantay : ma`lûm bir günün muayyen vaktında behemehal toplanacaklardır».
Hayrat Neşriyat : (49-50) De ki: `Şübhe yok ki öncekiler de, sonrakiler de, bilinen bir günün belli bir vaktinde elbette toplanacak olanlardır.`
İbni Kesir : Belli bir günün belli bir vaktinde mutlaka toplanacaklardır.
Muhammed Esed : (yalnızca Allah tarafından) bilinen bir Gün`ün belirlenmiş olan bir vaktinde bir araya getirilecekler;
Ömer Nasuhi Bilmen : (48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).»
Ömer Öngüt : "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır. "
Şaban Piriş : Belli bir günün, belli bir vaktinde bir araya getirileceksiniz.
Suat Yıldırım : (49-50) De ki: "Öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün, belli vaktinde mutlaka toplanacaksınız."
Süleyman Ateş : "Belli bir günün buluşma vakti için mutlaka toplanacaklardır."
Tefhim-ul Kuran : «Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır.»
Ümit Şimşek : Belirlenmiş olan o malûm günde hepiniz toplanacaksınız.
Yaşar Nuri Öztürk : Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka biraraya getirileceklerdir.
|