Vakia Suresi 73
Nahnu cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvîn(mukvîne).
1. nahnu : biz
2. cealnâ-hâ : onu kıldık
3. tezkireten : vaaz, nasihat, ibret
4. ve metâan : ve bir meta, faydalanma, yararlanma
5. li el mukvîne : çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar)
İmam İskender Ali Mihr : Biz, onu (ateşi) bir ibret ve çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar) için bir meta (ısı ve ışık kaynağı) kıldık.
Diyanet İşleri : Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.
Abdulbaki Gölpınarlı : Biz onu, cehennem ateşini bir andırma ve çöllerde konup göçenlere bir fayda olarak halkettik.
Adem Uğur : Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Ahmed Hulusi : Onu, çölde yaşarmışçasına bilgisizlere bir hatırlatma ve bir yararlanacakları şey kıldık!
Ahmet Tekin : Biz onu, ibret almanız için planlayıp hazırladık. Çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Ahmet Varol : Biz onu hem bir ibret hem de ihtiyaç sahiplerine bir yarar kıldık.
Ali Bulaç : Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Ali Fikri Yavuz : Biz bu ateşi, (cehennem ateşine) bir ibret ve sahradaki yolculara bir menfaat kıldık.
Bekir Sadak : Biz onu bir ibret ve colde konaklayanlar icin yararli kildik.
Celal Yıldırım : Biz, onu bir öğüt ve ibret ve hem de boş arazide yolculuk yapanlar (gezip dolaşanlar, rahat ve temiz hava almak isteyenler) için bir fayda kıldık.
Diyanet İşleri (eski) : Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık.
Diyanet Vakfi : Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Edip Yüksel : Kullananlar için biz onu bir ibret ve yararlı yaptık.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade; alandaki muhtaclar için.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz onu hem bir ihtar, hem de alandaki muhtaçlara (çöl yolcularına) faydalı kıldık;
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Fizilal-il Kuran : Biz onu hem düşündürücü, ibret verici bir uyarıcı, hem de ihtiyacı olanlar için bir yararlanma kaynağı olarak yarattık.
Gültekin Onan : Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Hasan Basri Çantay : Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık.
Hayrat Neşriyat : Biz onu (o ateşi, Cehennem ateşi için) bir hatırlatma ve çölde yolculuk edenler için bir menfaat kıldık.
İbni Kesir : Biz, onu bir ibret ve konaklayanlar için faydalı kıldık.
Muhammed Esed : Onu (Bizi) hatırlamanı(zı)n bir vasıtası ve (hayatlarının) yabaniliği içinde kaybolmuş ve acıkıp susamış bütün insanlar için bir rahatlama vasıtası yaptık.
Ömer Nasuhi Bilmen : (72-74) Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratanlar Biz miyiz? Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. Artık azîm Rabbinin ismiyle tesbihte bulun.
Ömer Öngüt : Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık.
Şaban Piriş : Biz, onu bir ibret ve ihtiyaç sahipleri için faydalı kıldık.
Suat Yıldırım : Biz onu çölde, yolda bulunanlar ve muhtaçlar için hem bir ders, hem de istifade vesilesi kıldık.
Süleyman Ateş : Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
Tefhim-ul Kuran : Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu) hem de ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
Ümit Şimşek : Biz onu bir ibret yaptık ve tutuşturanlar için yararlı kıldık.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.
|