Ve ashâbul meş`emeti mâ ashâbul meşemeti.
1. ve : ve
2. ashâbu : ashab, sahip olanlar
3. el meş`emeti : meş`emet, hayırsız, uğursuz
4. mâ : ne
5. ashâbu : ashab, sahip olanlar
6. el meş`emeti : meş`emet, hayırsız, uğursuz
İmam İskender Ali Mihr : Ve ashabı meşeme [meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) solundan verilen cehennemlikler], (ama) ne ashabı meşeme!
Diyanet İşleri : Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve sol taraf ehli, ama ne de sol taraf ehli.
Adem Uğur : Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar!
Ahmed Hulusi : Ashab-ı Meş`eme (solcular, Hak`tan kozalı yaşamışlar), ne ashab-ı meş`emedir!
Ahmet Tekin : Sağduyularına kulak vermeyerek, Allahın kitabını inkâr edip, burunlarının doğrusuna gidenler, zaafa uğrayanlar kötü sonuçla karşılaşanlar! Ne bedbahttır hak yoldan uzaklaşarak kötü sonuçla karşılaşanlar!
Ahmet Varol : Sol ashabı [2] ne (bedbahttırlar) o sol ashabı!
Ali Bulaç : "Ashab-ı Meş`eme" ne (mutsuz ve uğursuzdur o) "Ashab-ı Meş`eme".
Ali Fikri Yavuz : Solcular (amel defterleri sol ellerine verilenler) ise, o solcular ne acıklı durumdalar!...
Bekir Sadak : Kotuluk islediklerini belirtmek uzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazik o solculara!
Celal Yıldırım : Şeâmetliler, ne bedbahttır şeâmetliler!
Diyanet İşleri (eski) : Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!
Diyanet Vakfi : Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar!
Edip Yüksel : Mutsuzlar ne kadar da mutsuzdurlar!
Elmalılı Hamdi Yazır : Solda «Ashab-ı Meş`eme»: Ne «Ashab-ı Meş`eme!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Solda solun adamları, ne mutsuzdur onlar!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!
Fizilal-il Kuran : Defterleri soldan verilenler. Vay gele başlarına!
Gültekin Onan : `Ashab-ı Meş`eme` ne (mutsuz ve uğursuzdur o) `Ashab-ı Meş`eme`.
Hasan Basri Çantay : Solcular (a gelince
O solcular ne (bedbaht) dırlar!
Hayrat Neşriyat : Ve (bir kısmınız) Ashâb-ı Meşeme (amel defterleri sol eline verilenler) ki, ne(bedbaht insanlardır) Ashâb-ı Meşeme!
İbni Kesir : Solcular; o solcular ne bahtsızdırlar.
Muhammed Esed : Ve kiminiz kötülüğe batmışlardan olacak. Ah! ne (mutsuz) kimselerdir kötülüğe batmış olanlar!
Ömer Nasuhi Bilmen : (7-9) Ve (o gün) siz de üç sınıf olmuşsunuzdur. İmdi (biri) Ashâb-ı Meymene, nedir Ashâb-ı Meymene? Ve (ikincisi) Ashâb-ı Meş`emedir, nedir Ashâb-ı Meş`eme?
Ömer Öngüt : Solun adamları, ne uğursuzdurlar onlar!
Şaban Piriş : Sol taraf halkı... Ne sol taraf halkı!
Suat Yıldırım : Ashab-ı şimal ki ne ashab-ı şimal! Ne bedbahttır onlar!
Süleyman Ateş : Solun adamları (amel defterleri sol tarafından verilenler), ne uğursuzlardır onlar!
Tefhim-ul Kuran : «Ashab-ı Meş`eme» olanlar da, ne (mutsuz ve uğursuz) «Ashab-ı Meş`eme»dir.
Ümit Şimşek : Ashab-ı Şimal ki ne bedbaht kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı?