İz dehalû aleyhi fe kâlû selâmâ(selâmen), kâle selâm(selâmun), kavmun munkerûn(munkerûne).
1. iz dehalû : girdikleri zaman
2. aleyhi : ona, onun yanına
3. fe : o zaman, olunca
4. kâlû : dediler
5. selâmen : selâm, selâm olsun
6. kâle : dedi
7. selâmun : selâm, selâm olsun
8. kavmun : kavim, topluluk
9. munkerûne : yabancılar (tanınması inkâr olunanlar, tanınmayanlar)
İmam İskender Ali Mihr : Onun yanına geldikleri zaman selâm dediler. (Hz. İbrâhîm de): Selâm yabancı kavim. dedi.
Diyanet İşleri : Hani onlar, İbrahimin yanına varmışlar ve Selâm olsun sana! demişlerdi. O da Size de selâm olsun. demiş, Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler (diye düşünmüştü).
Abdulbaki Gölpınarlı : Hani, tapısına girmişlerdi de esenlik sana demişlerdi; o da esenlik size demişti, ey yabancılar.
Adem Uğur : Onlar İbrahim`in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, "Bunlar, yabancılar" demişti.
Ahmed Hulusi : Hani Onun yanına girdiklerinde: "Selâm" dediler. . . (İbrahim de): "Selâm" dedi. . . "Rastlanmadık birileri (diye düşündü). "
Ahmet Tekin : Onlar, İbrâhimin yanına girince:
`Selâm sana, selâmette ol, sen selâmettesin` dediler. İbrâhim de:
`Selâm size, selâmette olun` dedi. Bunlar tanınmadık simalardı.
Ahmet Varol : Hani onun yanına girdiklerinde: `Selam` demişlerdi. O da: `Selam. Tanınmayan bir topluluk` demişti.
Ali Bulaç : Hani, yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam" demişti. "(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk."
Ali Fikri Yavuz : Hani onlar, İbrahîmin yanına varmışlardı da selâm vermişlerdi. O da (onlara karşılık olarak) selâm vermiş: - (Bunlar) tanınmadık bir kavim. demişti.
Bekir Sadak : Onlar, Ibrahim`in yanina girip: «Selam sana» demislerdi, Ibrahim de: «Selam size» demisti; icinden de, onlarin «taninmamis bir topluluk» oldugunu gecirmisti.
Celal Yıldırım : Hani onlar İbrahim`in yanına girip, «Selâm» dediler. İbrahim de «selâm» dedi ve tanımadığım yabancı bir kavim diye içinden geçirdi.
Diyanet İşleri (eski) : Onlar, İbrahim`in yanına girip: `Selam sana` demişlerdi, İbrahim de: `Selam size` demişti; içinden de, onların `tanınmamış bir topluluk` olduğunu geçirmişti.
Diyanet Vakfi : Onlar İbrahim`in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, «Bunlar, yabancılar» demişti.
Edip Yüksel : Onun huzuruna girmişlerdi ve `Selam (barış)` demişlerdi. O da, `Selam size, yabancılar!` demişti.
Elmalılı Hamdi Yazır : O vakıt ki üzerine girdiler de «selâm» dediler. «Selâm, görülmedik bir kavım» dedi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yanına girdikleri vakit: «Selam!» dediler. O da: «Selam! Görülmedik bir topluluk» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hani onlar İbrahim`in huzuruna girmişlerdi de «Selam sana!» demişlerdi. İbrahim: «Size de selam» demiş, ve içinden: «Bunlar tanınmamış bir topluluk!» diye geçirmişti.
Fizilal-il Kuran : Onlar, İbrahim`in yanına girip «Selam sana» demişlerdi, İbrahim de: «Selam size» demişti. İçinden de, onların «tanınmamış bir topluluk» olduklarını geçirmişti.
Gültekin Onan : Hani yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam" demişti. "Münker bir kavim."
Hasan Basri Çantay : Hani bunlar, onun yanına girmişlerdi de «Selâm» demişlerdi. (İbrâhîm de) «selâm» demiş (selâm ile mukaabele etmiş), «(Bunlar) tanınmamış bir zümre» demişdi.
Hayrat Neşriyat : (Onlar İbrâhîmin) yanına girdiklerinde: `Selâm (senin üzerine olsun)!` demişlerdi.(O da
`Selâm (sizin üzerinize de olsun!) (Siz buralarda) tanınmamış bir topluluk(sunuz).` dedi.
İbni Kesir : Hani onlar, yanına girip; selam sana, demişlerdi de; selam, demişti. Tanınmamış bir zümre.
Muhammed Esed : O (semavi elçi)ler İbrahim`e gelip ona selam verdiklerinde, "(Size de) selam olsun!" demişti; (ve kendi kendine,) "Bunlar, yabancı kimseler!" (diye düşünmüştü.)
Ömer Nasuhi Bilmen : O vakit ki, O`nun yanına girmişler de «Selâm!» demişlerdi. (Hazreti İbrahim de) Dedi ki: «Selâm, tanınmamışlar olan bir cemaat.»
Ömer Öngüt : Onlar İbrahim`in yanına girdiklerinde: "Selâm!" demişlerdi. O da: "Selâm!" demiş, içinden de onların "Tanınmamış bir topluluk" olduğunu geçirmişti.
Şaban Piriş : Hani Onun yanına girmişler: Selam demişlerdi. O da: -Selam ey yabancılar! demişti.
Suat Yıldırım : Onlar yanına varınca: "Selâm!" dediler. O da: "Size de Selâm!" diye cevap verdi, ama içinden: "Bunlar tanımadığım kimseler, hayırdır inşaallah!" dedi.
Süleyman Ateş : Bir zaman onun yanına girmişler: "Selâm" demişlerdi. "Selâm, dedi, (siz) tanınmamış bir topluluk(sunuz)."
Tefhim-ul Kuran : Hani, onun yanına girdiklerinde: «Selam» demişlerdi. O da: «Selam» demişti. «(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk.»
Ümit Şimşek : Yanına girdiklerinde `Selâm` demişlerdi. O da `Tanımadığım kimseler, size de selâm olsun` dedi.
Yaşar Nuri Öztürk : Hani, İbrahim`in yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. İbrahim: "Selam! Tanınmayan bir topluluk bu." demişti.