Araf Suresi Yuz On Sekiz
Fe vakaal hakku ve batale mâ kânû yamelûn(yamelûne).
1. fe vakaa : böylece vuku buldu, oldu
2. el hakku : hak, gerçek
3. ve batale : ve bâtıl oldu, yok oldu
4. mâ kânû : oldukları şeyler
5. ya`melûne : yapıyorlar
İmam İskender Ali Mihr : Böylece hak (gerçek) vuku buldu (ortaya çıktı). Ve onların yapmış oldukları şeyler bâtıl oldu (yok oldu).
Diyanet İşleri : Böylece hak yerini buldu ve onların yapmış oldukları şeylerin hepsi boşa çıktı.
Abdulbaki Gölpınarlı : Böylece de hak üstün oldu, yerine geldi ve yaptıkları şeyler, mahvolup gitti.
Adem Uğur : Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.
Ahmed Hulusi : İşte böylece Hak açığa çıktı ve onların yapmakta oldukları boşa gitti.
Ahmet Tekin : Böylece doğrular, gerçekler, hak ortaya çıktı. Onların bütün yaptıkları boşa gitti.
Ahmet Varol : Böylece hak ortaya çıktı ve onların yaptıkları ortadan silindi.
Ali Bulaç : Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı.
Ali Fikri Yavuz : Artık hak meydana çıktı ve onların bütün yaptıkları boşa gitti.
Bekir Sadak : Hak tahakkuk etti, onlarin yaptiklari bosa gitti.
Celal Yıldırım : Böylece hak (bütün açıklığıyla) gerçekleşti; onların yapageldikleri (sihir, gözboyacılık ve elçabukluğu) boşa çıkıp hükümsüz kaldı.
Diyanet İşleri (eski) : Hak tahakkuk etti, onların yaptıkları boşa gitti.
Diyanet Vakfi : Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların yapmakta oldukları yok olup gitti.
Edip Yüksel : Böylece, gerçek gerçekleşti ve yaptıkları boşa çıktı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Artık hak meydana çıktı ve onların bütün yaptıkları hiçe gitti
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Artık gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları hiçe gitti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Artık hakikat ortaya çıkmış ve onların bütün yaptıkları boşa gitmişti.
Fizilal-il Kuran : Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların bütün marifetleri boşa çıktı.
Gültekin Onan : Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı.
Hasan Basri Çantay : İşte, bu suretle hak yerini buldu, onların yapmakda oldukları şeyler de bir hiç olub gitdi.
Hayrat Neşriyat : Böylece hakikat ortaya çıktı ve yapmakta oldukları şeyler (sihirler) boşa gitti.
İbni Kesir : Böylece hak yerini buldu ve onların yapmakta oldukları şeyler de boşa gitti.
Muhammed Esed : Böylece gerçek kendini göstermiş, berikilerin bütün o yapıp becerdiklerinin boş olduğu ortaya çıkmış oldu.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık hak tezahür etmiş, onların yapar oldukları ise bâtıl olup gitmişti.
Ömer Öngüt : Böylece hak yerini buldu ve onların yaptıkları bir hiç olup gitti.
Şaban Piriş : Gerçek ortaya çıktı. Onların yaptıkları boşa gitti.
Suat Yıldırım : Böylece gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları boşa gitti.
Süleyman Ateş : Gerçek ortaya çıktı ve onların bütün yaptıkları bâtıl oldu.
Tefhim-ul Kuran : Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı.
Ümit Şimşek : Hak yerini buldu, onların yaptıkları boşa çıktı.
Yaşar Nuri Öztürk : Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi.
|